Özel Muayenehanesi Olan Öğretim Üyelerinin Vergisel Açısından Değerlendirilmesi

Geçen yazımızda üniversitelerde aktif olarak çalışmakta iken aynı zamanda özel muayene işleten ve/veya özel sağlık kuruluşlarında anlaşmasız bir şekilde çalışan öğretim üyelerinin üniversite hastanelerinin mali yapısına olan etkisini incelemiştik. Söz konusu yazımızda (bakınız: https://www.fikiranalizi.com/ozel-muayenehaneler-neden-kapatilmali-1-ogretim-uyelerinin-mali-yapiya-etkisi ) öğretim üyelerinin üniversite hastanelerinin mali yapısına herhangi bir olumlu katkısının olmadığı gibi yapmış oldukları (hasta yönlendirmeleri, tetkiki üniversite hastanelerinde ameliyatı özel hastanelerde yapmaları gibi) uygulamalar nedeniyle üniversite hastanelerinin zarar etmesine neden olduklarını göstermiştik. Bu yazımız da ise özel muayenehane işleten öğretim üyelerinin her zaman yaptığı savunmalardan biri olan “biz devletimize vergi veriyoruz” iddiasının doğru olup olmadığını anlatmaya çalışacağız.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12’nci maddesine göre bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Yine Türk Ticaret Kanunu’nun 18’inci maddesine göre her tacirin ticari işletmesine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Özel muayenehanesi bulunan söz konusu öğretim üyeleri de bu kapsamda işletmelerini ticaret siciline tescil ettirdiklerinden yapmış oldukları serbest meslek faaliyetleri nedeniyle tacir sayılmaktadırlar.
Bu nedenle Ticaret Kanunu’na göre basiretli bir iş adamı gibi davranması gereken ve alanında uzman olan öğretim üyelerinin hastane bünyesindeki gelirden daha düşük bir gelir elde etmesi ve hatta zarar etmesine rağmen bu faaliyeti sürdürmesi düşünülemez. Özel muayenehane işleten kimi öğretim üyelerinin alanında, bulunduğu ilde ve hatta ülke çapında çok büyük şöhrete sahip olduğu düşünüldüğünde, bu işi zararına yapması söz konusu bile olamaz. Bu nedenle analizimizde öncelikle öğretim üyelerinin ne kadarının kar/zarar ettiğini gösterip, daha sonra da bunların muadili olan ve üniversite bünyesinde mesai dışı özel muayene (MDÖ) hizmeti veren emsali öğretim üyelerinin elde ettikleri gelirleri karşılaştırmamız gerekmektedir. Bu sayede zannediyorum okuyucularımızın kafasında durum daha fazla netleştirebilir ve daha isabetli bir sonuca ulaşabiliriz.
Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre ülke çapında hem üniversitede çalışan hem de aynı zamanda özel muayene işleten yaklaşık 850 öğretim üyesi bulunmaktadır. Özel hastanelerde anlaşmasız bir şekilde çalışanlarla birlikte bu sayı yaklaşık 1.000 kişiyi bulmaktadır. 2014-2018 yılları arası sadece özel muayene işletenlerin vergi beyannameleri incelendiğinde:
- Her yıl en az % 10’unun zarar beyan ettiği,
- Yaklaşık %2’sinin ise 4 yıl boyunca zarar sürekli beyan ettiği,
- Yaklaşık %3’ünün en az 3 yıl boyunca sürekli zarar beyan ettiği,
- Yaklaşık %5’inin ise en az 2 yıl boyunca sürekli zarar beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
- Farklı kişiler olarak zarar edenlerin tüm kişilere oranı ise % 20 civarındadır. Diğer bir ifade ile söz konusu dönem içerisinde toplam 850 kişinin yaklaşık 170’i en az bir yıl zarar beyan etmiş bulunmaktadır.
Zarar beyan etmemekle birlikte sıfır kazanç veya çok cüzi kazanç beyan edenlere ilişkin veriler ise aşağıda yer alan tabloda verilmiştir. Buna göre hiç para kazanmadığını beyan eden (yani 0 TL) beyan edenlerin sayısının örneklem büyüklüğünün % 1’i civarında olduğu, ayrıca yıllık kazancının (aylık demiyorum dikkat edin YILLIK KAZANCININ) 1 TL, 5 TL gibi komik rakamlarda olduğunu beyan edenlerin bulunduğu görülmektedir.
Tablo 1: Beyan edilen Gelirlerin Miktarı
Beyan edilen Gelir Miktarı |
0 TL |
X<10 |
X<100 |
100 |
250 |
500 |
750 |
X< Asgari Ücret |
|
% 1 |
% 0.4 |
% 1 |
% 1.2 |
% 2.2 |
% 2.2 |
% 4 |
%20 |
*0 kazanç ve 10 TL’nin altındakiler yıllık, diğer veriler aylık ortalama gelir olarak alınmıştır |
Söz konusu olaya aylık kazanç olarak bakıldığında;
- Aylık kazancının 100 TL’nin altında olduğunu bildirenlerin sayısının % 1,
- Aylık gelirinin 100 TL’den fazla ancak 250 TL’nin altında olduğunu beyan edenlerin sayısının % 1.2,
- Aylık gelirinin 250 TL’nin üstünde ancak 500 TL’nin altında olduğunu beyan edenlerini sayısının % 2.2,
- Aylık gelirinin 500 TL’den büyük ancak 750 TL’nin altında olduğunu beyan edenlerin sayısının % 2.2,
- Aylık gelirinin 750 TL’den büyük 1.000 TL’nin altında olduğunu beyan edenlerin sayısının % 4,
- Aylık gelirinin asgari ücretin altında olduğunu beyan edenlerin sayısının ise yaklaşık %20,
civarında olduğu görülmektedir. Söz konusu beyan edilen ücretler vergi öncesi brüt gelir olup ele geçen net gelir de değildir. Vergide hesaplandıktan sonra beyan edilen gelir dahi altında kalmaktadır. Bu durum traji komik olmakla birlikte resmen devletle dalga geçmektir.
Asgari ücretten fazla olmakla birlikte aylık en düşük memur maaşından daha az gelir elde ettiğini beyan edenlerin sayısı ise toplam sayı içerisinde ağırlıklı bir yer kaplamaktadır. Yüksek miktarda gelir beyan edenlerin ise (sayıca oldukça az olmakla birlikte) kahir ekseriyatının diğer özel sağlık kuruluşlarında yapmış oldukları ameliyat veya hizmetler nedeniyle bu sağlık kuruluşlarının gider olarak göstermek zorunda oldukları faturalardan oluştuğu anlaşılmaktadır. Diğer bir ifade ile yüksek gelir beyan edenlerin bu geliri isteyerek değil gelirlerinin esasen kaçıramayacakları gelirlerden oluşması nedeniyle beyan ettikleri görülmektedir.
Gerek zarar beyan edenlerin gerekse de cüzi de olsa gelir beyan edenlerin gelir beyanlarına bakıldığında özellikle ilaç ve medikal firma faturalarının ağırlıklı yer kapladığı anlaşılmaktadır. Bazı öğretim elemanlarının bu ilaç firmalarından kesilen faturalar hariç hiçbir hasta muayenesi yapmadığı şeklinde beyanda bulunduğu, ilaç ve medikal firma faturaları çıkarıldığında beyannamelerin yarısından daha fazlasının zarar şekline dönüştüğü tespit edilmiştir. Eğer inanırsanız bu öğretim üyeleri hiç hasta bakmıyorlar ve sadece ilaç ve medikal firmalara danışmanlık yapıyorlar!?! Oysa ki aynı geliri hiçbir işyeri kirası ödemesine ve personel çalıştırmasına gerek kalmaksızın üniversite bünyesinde de elde edebilirlerdi. Ama nedense bunun yerine daha riskli ve daha az kazançlı olan tercih edildiği görülmektedir!?! Yukarıda zikredilen bu durum akla ve mantığa aykırı olduğu gibi, gerçeklerle de alakası yoktur. Bu durum özel muayene işleten hekimlerin çok büyük kısmında kayıt dışılığın olduğunu çok net bir şekilde göstermektedir.
Durumun daha iyi anlaşılması için özel muayene işleten öğretim üyelerinin gelirlerinin, aynı il ve aynı üniversitede görev yapan emsali meslektaşlarının üniversite bünyesinde yaptıkları özel muayene gelirleri ile karşılaştırılması da gerekmektedir.
Bilindiği üzere üniversite hastanelerinde görevlendirilen öğretim üyeleri, 2547 sayılı Kanun’un 58’inci maddesinin (h) bendi kapsamında, 2013 yılının Ağustos ayından itibaren mesai saatlerinden sonra özel muayene hizmeti vermeye başlamıştır. Bu kapsamda Kanunda belirtilen alt ve üst limitlere riayet edilerek, elde edilen gelirin en az % 40’ının döner sermaye geliri olarak muhasebeleştirildiği, % 60’ının ise özel muayene hizmeti veren öğretim üyelerine dağıtıldığı görülmüştür. Bazı üniversitelerde döner sermaye payı düşüldükten sonra öğretim üyelerine ödenen net mesai dışı özel muayene ücreti ise Tablo 2’de gösterilmiştir.
Tablo 2: Yıllar İtibari ile Bazı Üniversitelerde Üniversite Bünyesinde Yapılan Mesai Dışı Özel Muayene Kapsamında Öğretim Üyelerinin Elde Etmiş Oldukları Ortalama Gelir Miktarı
Üniversite |
Branş |
2014-MDÖ Branş Ortalaması |
2015-MDÖ Branş Ortalaması |
2016-MDÖ Branş Ortalaması |
2017-MDÖ Branş Ortalaması |
Ankara Üniversitesi |
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları |
17.107,10 |
30.149,63 |
44.585,88 |
56.691,03 |
Ankara Üniversitesi |
Genel Cerrahi |
40.336,01 |
54.695,27 |
72.445,07 |
76.823,00 |
Ankara Üniversitesi |
Kulak Burun Boğaz |
43.632,39 |
46.962,38 |
71.252,96 |
76.864,22 |
İstanbul Üniversitesi |
Kardiyoloji |
24.936,10 |
51.401,61 |
47.114,25 |
44.527,62 |
İstanbul Üniversitesi |
Kadın Hast. ve Doğum |
18.696,73 |
36.128,03 |
57.039,35 |
64.295,43 |
Ondokuz Mayıs Üniversitesi |
Kulak Burun Boğaz |
86.470,46 |
49.609,66 |
56.704,43 |
* |
Dokuz Eylül Üniversitesi |
İç Hastalıkları |
45.293,05 |
51.466,20 |
63.999,09 |
* |
Çukurova Üniversitesi |
Beyin Cerrahi |
32.575,40 |
58.666,53 |
104.434,57 |
* |
Mersin Üniversitesi |
Beyin Cerrahi |
35.034,44 |
78.577,37 |
126.898,49 |
* |
Bu kişilerin emsali olan, aynı il ve aynı üniversitelerde ve de aynı branşlarda çalışan özel muayenehanesi olan bazı öğretim üyelerinin aynı dönemlerde beyan ettikleri gelir miktarı aşağıda yer alan tabloda verilmiştir.
Tablo 3: Yıllar İtibari ile Özel Muayenehanesi Olan Bazı Öğretim Üyelerinin Beyan Etmiş Oldukları Gelir
Üniversite |
Branş |
2014-Öğretim Üyesi Beyanı |
2015-Öğretim Üyesi Beyanı |
2016-Öğretim Üyesi Beyanı |
2017-Öğretim Üyesi Beyanı |
Ankara Üniversitesi |
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları |
-11.400,52 |
-26.624,71 |
-19.283,11 |
-12.156,77 |
Ankara Üniversitesi |
Genel Cerrahi |
-18.504,57 |
-21.729,41 |
-23.845,99 |
-24.197,42 |
Ankara Üniversitesi |
Kulak Burun Boğaz |
-33.440,94 |
-41.869,67 |
-117.067,18
|
-73.617,42 |
İstanbul Üniversitesi |
Kardiyoloji |
0 |
-7.604,82 |
-1.200,00 |
-400,00 |
İstanbul Üniversitesi |
Kadın Hastalıkları ve Doğum |
0 |
-840,00 |
-560,00 |
-933,04 |
Ondokuz Mayıs Üniversitesi |
Kulak Burun Boğaz |
-2.089,43 |
-705,37 |
-139.281,84 |
* |
Dokuz Eylül Üniversitesi |
İç Hastalıkları |
-255,92 |
-24.598,23 |
-39.618,05 |
* |
Çukurova Üniversitesi |
Beyin Cerrahi |
-3.101,59 |
-19.190,15 |
-4.372,52 |
* |
Mersin Üniversitesi |
Beyin Cerrahi |
-2.848,92 |
-8.631,91 |
-6.766,87 |
* |
Tablo 2 ve 3’ten de görüleceği üzere her dört yılda da hastane bünyesinde söz konusu branşlarda çalışan öğretim üyelerine özel muayene kapsamında yapılan ortalama NET ödeme miktarı, kendi özel muayenehanesinde çalışan bazı öğretim üyelerinin beyan ettikleri brüt gelirden bile daha yüksektir. 2017 yılında Ankara Üniversitesinde hastane bünyesinde kulak burun boğaz bölümünde özel muayene yapan öğretim üyelerinin elde ettikleri ortalama gelir miktarı yıllık 76.864,22 TL iken, özel muayenehanesinde çalışan öğretim üyelerinin beyan ettikleri ortalama gelir miktarı yıllık -73.617,42 TL’dir. 2016 yılında Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesinde hastane bünyesinde kulak burun boğaz bölümünde özel muayene yapan öğretim üyelerinin elde ettikleri ortalama gelir miktarı yıllık 56.704,43 TL iken, özel muayenehanesinde çalışan öğretim üyelerinin beyan ettikleri ortalama zarar miktarı yıllık -139.281,84 TL’dir.
Yine 2016 yılında Mersin Üniversitesinde hastane bünyesinde beyin cerrahisi bölümünde özel muayene yapan öğretim üyelerinin elde ettikleri ortalama gelir miktarı yıllık 126.898,49 TL iken, özel muayenehanesinde çalışan öğretim üyelerinin beyan ettikleri ortalama gelir miktarı yıllık -6.766,87 TL’dir. Diğer üniversitelerde de bazı bölümlerde çalışan öğretim üyelerinin hastane bünyesinde elde ettikleri ortalama gelirleri, aynı bölümlerde kendi özel muayenehanesinde faaliyet gösteren meslektaşlarının ortalamasından daha yüksektir.
Özel muayenehane sahibi öğretim üyelerinin zarar ettiği göz önünde bulundurulduğunda, bu öğretim üyelerinin hem ceplerinden para çıkması hem de kendi üniversitelerinde yapılan MDÖ gelirlerinden mahrum kalması nedeniyle gerçek zararlarının gelir vergisi beyannamelerinde gözüken zarardan çok daha büyük olduğu anlaşılmaktadır!?!
Buna göre hesaplandığında üniversite hastanesi bünyesinde mesai dışı özel muayene yapan öğretim üyelerinin kendi özel muayenehanesinde çalışanlardan Ankara Üniversitesi KBB bölümünde yıllık 150.481,64 TL, Ondokuz Mayıs Üniversitesi KBB bölümünde 195.986,27 TL, Mersin Üniversitesi Beyin Cerrahisi bölümünde ise 133.665,36 TL daha fazla mesai dışı özel muayene geliri elde ettikleri anlaşılmaktadır. Diğer bir ifade ile özel muayenesini olan kişiler kendi üniversitelerinde herhangi bir riske girmeden elde edebilecekleri gelirden mahrum kaldıkları gibi, yıllık 139.281,84 TL’ye varan zarar ettikleri, mahrum kalınan gelirle birlikte zararlarının beyannamelerde gözüken rakamlardan çok daha büyük olduğu (!?!) görülmektedir.
Yukarıda ifade edilen durum orta zekalı hiçbir akıl sahibi tarafından makul bulunabilecek bir durum değildir. Hiçbir basiretli iş adamı kemiksiz daha fazla gelir elde edebileceği bir iş var iken, bile bile zarar edeceği başka bir işte çalışmaz. Hele ki söz konusu kişiler Türkiye’nin binde birlik diliminde üniversiteyi kazanan en zeki kişilerden oluşuyorsa, bu durumun olamayacağını orta zekalı herkes daha ilk bakışta ifade eder. O zaman gerçek nedir? Kısaca söylemek gerekirse özel muayenehane işleten öğretim üyelerinin kahir ekseriyatı kayıt dışı çalışmakta ve devlete herhangi bir vergi vermemektedir. Diğer bir ifade ile bunların çoğunun vergisel açıdan da devlete herhangi bir katkısı bulunmamaktadır.
Öte yandan özel hastanelerde anlaşmasız bir şekilde çalışan öğretim üyelerine bakıldığında da benzer bir manzara ile karşılaşmaktayız. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 86’ncı maddesine göre birden fazla işverenden ücret alan kişilerin elde etmiş oldukları gelir miktarının, aynı Kanun’un 103’üncü maddesinde belirtilen ikinci vergi dilimini aşması durumunda bu ücretler için beyanname verilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu kişilerin üniversitelerden almış oldukları maaş, ek ders ve ek ödemeler ile özel sağlık kuruluşlarından almış oldukları ücretler birleştirilerek belirlenecek matrah üzerinde gelir vergisi ödenmesi gerekmektedir. Ancak anlaşmasız olarak çalışan öğretim üyelerinin hemen hemen hiçbiri bu konuda beyanname vermemektedir. Döner sermaye ile herhangi bir sözleşme yapılmamasından dolayı özel sağlık kuruluşlarından elde edilen gelirlerle üniversite bünyesinde elde edilen gelirlerin matrah birleştirmesi de yapılamamaktadır. Bu nedenle söz konusu öğretim üyelerinin özel sağlık kuruluşlarından ve üniversite hastanelerinden elde ettikleri gelirler üzerinden gelir vergisi kesintisi eksik yapılmaktadır.
Peki bu durumda hala özel muayenehanenin devlet ve toplum için faydalı olduğunu savunabilir miyiz? Bize göre kesinlikle hayır. Biz kimse özel muayene açmasın veya özel sağlık kurumlarında çalışmasın demiyoruz. Ancak hem devlette çalışıp hem de özel muayene işletmenin mevzuata aykırı olduğunu, bu durumun toplumun menfaatine olmadığı gibi devlete de bir katkısının olmadığını göstermeye çalışıyoruz. Bir kişi, özel muayenehanesinde çalışmak istiyorsa üniversite ile ilişkisi kesinlikle kesilmeli ve devletten bağımsız olarak çalışmalıdır. Nitelikli hocanın tutulamaması, öğretim görevlilerinin istifa etmesi gibi durumlara bir nebze katılmakla birlikte, bu sorunun çözümünün özel muayenehane açmaya izin vermek olmadığını düşünmekteyiz. Ayrıca bir hocamızın dediği gibi gitmek isteyen öğretim üyelerinin gitmesine izin verilmesinin, yatırımın daha genç öğretim üyelerine yapılmasının orta ve uzun vadede devlete ve toplumumuza daha yararlı olacağını düşünmekteyiz.
Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının ardında bunun kazanılmış hak olduğu değil, özel muayenehanelerini kapatmayan öğretim üyelerinin üniversitelerden ilişiğinin kesilmesi için öngörülen 3 aylık sürenin, “hakkaniyet yönünden az bulunması” yatmaktadır. Sağlık Bakanlığı söz konusu iptal kararında belirtilen hususları göz önüne alarak yeniden bir düzenleme yapması gerekirken bunu yapmamış, onun yerine daha önce özel muayene işletenlerin bu haklarını sanki kazanılmış hak gibi görerek tanımış, ancak yeni muayenehane açmak isteyenlere izin verilmeyeceğini belirten bir genelge yayınlamıştır. Oysaki Anayasa Mahkemesi kararı incelendiğinde önceden özel muayenehane açmanın kazanılmış hak olmadığı açıkça belirtilmekte, sadece 3 aylık ilişik kesme süresinin yeterli bir süre olmadığı ifade edilmektedir. (bu hususta detayla bilgiler için bakınız: https://www.fikiranalizi.com/ozel-muayenehanesi-olan-ve-ozel-saglik-kurumlarinda-anlasmasiz-olarak-calisan-hekimlerin-durumunun-mevzuat-acisindan-degerlendirilmesi ). Bu nedenle söz konusu sorunun herhangi bir ihtilafa meydan bırakmayacak şekilde çözülmesi için en kısa sürede Anayasa Mahkemesi’nin kararında belirtilen hususlar dikkate alınarak yeni bir yasal düzenleme yapılması gerekmektedir.
Saygılarımla…
Ömer DEMİRDAŞ - fikiranalizim@gmail.com
0 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...