DOLAR Dünyanın Ortak Para Birimi Değildir? Gazze Soykırımını Durdurmak ve Küresel Sömürüyü Sonlandırmak İçin DOLAR Boykotu Şart
Son zamanlarda terör saldırıları sonucu vermiş olduğumuz şehitler gerçekten içimizi acıttı. Ancak bu terör saldırılarını Gazze olayları ve ABD ile ilişkilerimizde oluşan gerginlikten bağımsız düşünürsek olayı eksik yorumlamış ve büyük resmi görememiş oluruz. ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz ne zaman gerginleşse bizim dikkatimizi başka yerlere çekmek, enerjimizi kendi içimizde harcamamız için bu tarz eylemlerde artış olduğu herkesin malumu. ABD ve Batı artık iki yüzlülüklerini gizlemiyorlar. Gözümüze soka soka terör örgütlerine silah ve eğitim desteği vermekten çekinmiyorlar. PKK’nın Suriye koluna aklımızla dalga geçer gibi DEAŞ’le mücadele adı altında 40.000 tır yardım gönderdiler ve hala gönderiyorlar.
Devletimiz terör örgütüne ve onun sahibi olan devletlere gereken mesajı sahada veriyor. Ancak bizim de bu dönemde özellikle birlik ve beraberliğimizi korumamız çok önemli. Çünkü adamlar öncelikle bizim birlik ve beraberliğimizi bozarak enerjimizi içeride harcamamıza çalışıyorlar.
Birlik ve beraberliğimizi korumanın yanında madem ki adamlar artık açıktan bize karşı düşmanlık yapıyor, o zaman biz de bunların yaptığı sömürü ve iki yüzlülüğü dünyaya anlatıp, insanlığın Batı dünyasına ve batının ipini elinde tutan (Yahudi) azgın azınlığa karşı uyanmasına vesile olabiliriz.
Arkadaşlar dünyada bu hususta bize göre onların canını en çok acıtacak şey dolar. Çünkü ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, ABD dolarının rezerv para ve uluslararası ticarette kullanılmamasının ABD’ye vereceği zarar, ABD’ye atom bombası atılmasından daha büyüktür. Bu nedenle ABD için doların kullanılması kırmızı çizgi olup buna karşı gelen her devlet ve kuruluşla savaşmaktan çekinmez.
Ancak her ne kadar ABD istemese de eninde sonunda insanlık dolar kullanmaktan vazgeçerek bu sömürüye dur diyecektir. Çünkü dünyada güneşin üzerine doğup battığı herşey eninde sonunda eskiyip yok olmaya mahkumdur. Bize düşen ise bu süreci hızlandırma hususunda katalizör olmaktır.
Bilindiği üzere 1944 yılında Bretton Woods anlaşması ile dünya üzerinde enerji, silah, ilaç ve değerli maden başta olmak üzere dünyadaki mal ve hizmetlerin dolar ile alınıp satılma süreci başladı. Bu anlaşmaya göre uluslararası ticaret dolar ile yapılacak ve ABD isteyen her devlete 35 dolar karşılığında 1 ons altın verecektir. 1960’ların sonuna kadar bir şekilde işleyen bu sistem, Vietnam savaşının da etkisiyle, ABD'nin bütçe açıklarını dolar basarak karşılanması sonucu 1971’de çöker. Yani 1971’den bu yana dolar karşılıksız basılmaktadır.
Bu nedenle bugün itibariyle doların dünyada rezerv para olarak kullanılıyor olmasının ve uluslararası ticarette kullanılmasının hiçbir mantıklı izahı ve temeli bulunmamaktadır. Çünkü biraz önce ifade ettiğimiz gibi dolar karşılıksız basılmaktadır ve dünyanın orta para birimi değildir. Dolar sadece ABD’nin para birimidir ve bu şekilde kullanılmasının bizlerin sömürülmesinden başka bir işe yaramadığı kesin.
Dolar aslında Amerikalıların bile parası değil, bir avuç Yahudi hanedanın ABD’de para basma yetkisini Ali Cengiz oyunları ile ele geçirip önce ABD’yi ve daha sonra da ABD üzerinden tüm dünyayı sömürdüğü bir banknot aslında. Dolar’ın bu 8 aileye nasıl geçtiği de ilginç bir hikaye. İsterseniz ilk önce doların bu azgın azınlığın eline nasıl geçtiğini kısaca anlatarak devam edelim yazımıza.
YAHUDİLER DOLARI NASIL ELE GEÇİRDİLER
ABD Merkez Bankası FED, ABD devletine ait olmayıp 8 Yahudi bankerin uhdesinde bulunmaktadır. Yani devletin bu bankada herhangi bir hissesi bulunmamaktadır. Federal Reserve Yasası 23.12.1913 tarihinde, acilen kongreden geçirilmiş ve bir saat sonra da Başkan Wilson tarafından imzalanarak yasalaşmıştır. Böylesine önemli, hatta mali açıdan tarihi bir oylamanın Noel arifesine, üstelik de habersizce ve aniden getirilmesi oldukça tepki doğurmuş ve şaibeli karşılanmıştır.
İşte bu yasayla, Amerikan Kongresi, para basma yetkisini, devletin sahibi olmadığı bir merkez bankasına devretmiş, dolayısıyla da tefeci bankerler istediklerini elde etmişlerdir. Buna göre Amerika genelinde 12 tane Federal Rezerv Bankası kurulacak ve bunların ortakları, bulundukları bölgelerdeki ticari bankalar olacaktır. ABD Başkanı tarafından atanan ve Senato tarafından onanan bir Yönetim Kurulu ise, hem bu 12 Bankanın koordinasyonunu sağlayacak, hem de ulusal para politikasını yürütecektir.
FED’in kurucu hissedarı olan 8 banka ve bu bankaların sahipleri ise şunlardır:
(1) Londra ve Berlin Rothschilds Bankaları (Rothschilds Banks of London and Berlin),
(2) Paris’ten Lazard Brothers Bankaları (Lazard Brothers Banks of Paris),
(3) İtalyan Israel Moses Seif Bankaları (Israel Moses Seif Banks of Italy),
(4) Warburg Bank (Warburg Bank of Hamburg and Amsterdam),
(5) New York Lehman Brothers Bank (Lehman Brothers of New York) (1977 de Lehman Brothers ile Kuhn Loeb ile birleşti ve Kuhn Loeb, Lehman Brothers, Inc. oldu; 1984 de ise Shearson American Express olmuştur.),
(6) Kuhn, Loeb Bank (Kuhn Loeb Bank of NY),
(7) Rockefeller ailesinin Chase Manhattan Bank (Chase Manhattan Bank of NY),
(8) Goldman Sachs Bank (Goldman Sachs of NY).
Yukarıda da görüleceği üzere Federal Reserve Banks hisseleri, Rothschilds, Warburgs, Lazard, Kuhn Lœbs, Rockefellers, İsrael Moses Seifs, Morgans Stanley, Lehman Brothers gibi YAHUDİ hanedan ailelerinin uhdesinde bulunmaktadır. FED hisselerinin ilginç olan bir özelliği ise başkalarınca ya da borsalarda bu hisselerin satın alınamaz ve el değiştiremez oluşudur. Bu hisseler sadece servet olarak veraseten intikal edebilmektedirler. Diğer bir ifade ile bu hisseler bu hanedan ailelerin malı haline gelmiştir ve ancak varislerine intikal edebilmektedir. Bunun yanında, Federal Rezerv Bankası’nın hisselerinin yarıdan fazlası, Amerikalıların malvarlığında bulunmamaktadır. Bu durum ABD devletine ait olması gereken Merkez Bankasının, birçoğu ABD’li bile olmayan, bir avuç Yahudi Tefeci tarafından resmen gasbedildiğini göstermektedir ki buna herkesten önce Amerikalıların itiraz etmesi gerekir.
Ancak ilginçtir bu esareti dillendiren ve itiraz eden ABD Başkanlarına genelde suikast teşebbüsü olmuştur. FED’den para basma yetkisini almak yani onu devletleştirmek için yasa hazırlayan John Kennedy ise bilindiği gibi suikastle öldürülmüştür. Kennedy Laneti denilen ve Kennedy ailesinin başına gelen olayların FED ile ilgili hazırladığı yasa tasarısı ile bağlantılı olduğu, buna teşebbüs etmek isteyenlere gözdağı vermek için Kennedy ailesinin harcandığına yönelik çeşitli iddialar bulunmaktadır ki bu iddialar hiç de yabana atılır nitelikte değildir.
Bugün FED, vergi ödememesine, para basabiliyor olmasına, yurt dışında banka açabiliyor ve para gönderebiliyor, kendi devletine borç verebiliyor olmasına, para arzını, faizleri, enflasyonu, resesyonu, depresyonu kontrol edebiliyor olmasına rağmen, statüsü gereği kimseye hesap vermek zorunda olmayan özel ve özerk bir yapıdadır. Yukarıda da ifade edildiği üzere FED’in hissedarları, tümüyle bankacılık sektörüdür. FED Başkanını (Chairman) Devlet Başkanı atamakta ve senato da onaylamaktadır; ama gelin görün ki, senatörleri de yine aynı bankacılık sektörü seçmektedir. Bilindiği üzere, seçim kampanyalarına bankerler milyar dolarlık yardımlar yapmaktadır. Yani seçen de seçilen de aynı kaynaktan gelmektedir.
Bunun dışında zaten senatörleri seçmeseler bile paraya hakim olan devlete hakim olur. Nitekim Rockefeller bir demecinde “para basma yetkisi bende olduktan sonra iktidarın kimde olduğu benim için önemli değil” demiştir. Neden bunu dediği çok açık değil mi? Paraya hakim olan bir şekilde üretim araçlarına, üretim araçlarına hakim olan da ekonomiye hakim olur. Ekonomiye hakim olan ise eninde sonunda istediğini iktidara getirip istediğini götürebilir ki hem ABD'de hem de ABD’nin içişlerine karıştığı hemen hemen tüm ülkelerde bu hep böyle olmuştur.
FED’in başkanlığını yapanlara bakınca da genel itibariyle çoğunun Yahudi kökenli veya onların adamı olan kişilerden oluştuğu net bir şekilde görülmektedir. Örneğin 1987-2007 yolları arasında kesintisiz 20 yıl Başkanlık yapan Alan GREENSPAN Yahudidir, aynı şekilde Bernanke Yahudiydi, aynı şekilde Janet YELLEN de Yahudi kökenlidir. Peki neden? Yahudiler çok akıllı olduğu için mi Başkanlar hep onlardan şeçiliyor? Tabiki de hayır, çünkü azgın azınlık kendilerinden olmayan kimseyi bankanın yönetimine sokmuyorlar. Amerikalıların bunu ciddi manada sorgulaması gerekiyor. Çünkü bu öncelikle onların sorunudur.
ABD’nin Parası Neden Bizim Sorunumuz Oldu?
Yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığımız 1913 yılında şaibeli bir oylama ve tasarı ile Yahudilere ait 8 özel banka sahiplerinin ortaklaşa kurduğu ve yönettiği FED’in ve basmış olduğu para olan doların mevcut durumunun sorgulanma zamanı geldi de geçiyor bile. Hem ABD’de ve hem de küresel mali platformlarda, böylesine önemli ve etkin bir gücün, niçin, hangi anlayış ve amaçla özel bankalara verildiği sorgulanması gerekmektedir. Çünkü dolar gerçekte ne ABD’lilere aittir, ne de dünyanın resmi olarak ortak para birimidir.
1970’li yıllarda bir ABD Hazine Bakanı “Dolar, bizim paramız ama sizin sorununuzdur” diye utanmadan beyanat vermiştir. Arkadaşlar Allah insana akıl vermiş ama nedense biz tembelliği seçerek bunu pek kullanmıyoruz. Dünyada hiç kimse çıkıpta "Yahu Dolar bizim paramız değilse neden bizim sorunumuz olsun. Para seninse sorun da senindir" demiyor diyemiyor. PEKİ NEDEN?
Bunun en büyük birinci nedeni DOLAR’ın dünyada rezerv para olarak kullanılması ve başta petrol olmak üzere enerji, silah ve altın başta olmak üzere değerli maden ticaretinin dolar ile fiyatlanması ve alınıp satılması, ikinci nedeni ise FED’i ele geçiren bu aklın kısmı rezerv bankacılığı veya BORCA DAYALI PARA SİSTEMİNİ tüm dünyaya dayatmasından kaynaklanıyor. FED’in Yahudilere ait bu özel bankaların eline geçmesinin ardından ABD’de para basma işi Borca Dayalı Para Sistemi (BDPS) Üzerine kuruldu. Sistemin özü devletleri ve milletleri borçlandırma üzerine kuruludur.
ABD’de FED’i ele geçiren bankerler, para sistemini Kısmı Rezerv bankacılığı veya Borca Dayalı Para Sistemine dayandırmış, daha paranın basıldığı andan itibaren ABD Hazinesi borçlanmış ve üretilen paradan daha fazla parayı FED’e ödemekle yükümlü kılınmıştır. Yani FED ABD Hazinesine 100 dolar veriyor ama karşılığında faizi %10 kabul edersek 110 dolar istiyor. Ama basılan para sadece 100 dolar. Bunun sonucu ne olabilir? Ya Hazine piyasada kaydi para oluşturarak borcunu ödeyecek veya elindeki hazine varlıklarının (bu arazi, gayrimenkul veya devletin sahip olduğu herhangi bir kıymette olabilir) bir kısmını FED’e veya borçlu olduğu bankerlere devredecektir. Sistem tamamen devletleri ve milletleri borçlandırma ve borcunu ödeyemeyenlerin servetini kendilerine transfer etme üzerine kurulu bir sömürü sistemidir. Bunu gören bazı Amerikalılar buna itiraz etmiş ve bu sistemin Amerika’nın borçlarını arttıracağı ileri sürülmüştür. Sistemin kurulduğu 1913 ve dünyaya dayatıldığı 1944 Bretton Woods anlaşmasında sonra ABD'de ve dünyada zengin daha zengin, fakir daha fakir olmuştur. Bugün bir avuç Yahudi azınlığın mal varlığı, dünyanın yarısının elinde bulundurduğu servetten daha fazla olmuştur. Devletler ve milletler ise ancak borç alarak hayatlarını devam ettirebilir hale gelmişlerdir. Nitekim mali veriler de bunu doğrular niteliktedir. Örneğin ABD’nin 2014 de 17,5 trilyon dolar borcu olmasına karşın bu rakam sadece son 10 yılda yaklaşık 2 katına çıkarak 34 trilyon dolara ulaşmıştır. Sadece son 10 yıllık veri bile dikkate alınsa, sistemin çarpıklığı net ortaya çıkacaktır diye düşünüyoruz.
Dünyaya baktığımızda da aynı manzarayı görüyoruz. Bugün dünyanın toplam borcu yaklaşık 310 Trilyon dolardır. Peki kim alacaklı? Bir avuç Yahudi banker! Çünkü paranın %85’i doğrudan veya dolaylı olarak bunlar tarafından yönetiliyor. Peki dünyanın GSYİH’sı ne kadar? Yaklaşık 92-93 Trilyon dolar. Yani bugün dünya ürettiği mal ve hizmetlerin tamamını satsa, bu YAHUDİ tefecilere olan borcunu ancak 3,5 yılda ödeyebilir. Böyle bir şey olabilir mi? İnsan hiç mi sorgulamaz bu para sistemini ve bu çarpıklığı? Neyse borca dayalı para sistemi başka yazı konusu olduğundan şimdilik bu kadar ile iktifa edelim.
Biz bizi ilgilendiren doların rezerv para olarak kullanılmasına tekrar dönersek arkadaşlar, Doların rezerv para olarak dünyaya kabul ettirilme süreci 2. Dünya Savaşından sonra toplanan Bretton Woods anlaşmasına dayanıyor. Bu anlaşmaya göre dolar altın karşılığı basılacak, dünyanın geri kalan kısmı para birimlerinin değerini dolara göre ayarlayacak, bunda en fazla %10 alt veya üst oynaması olacak ve dünyada petrol başta olmak üzere enerji, silah, ilaç ve altın gibi değerli maden ticareti dolar üzerinden yapılacaktır. Bir ons altın 35 dolar olacak ve ABD isteyen her devlete 35 dolar karşılığında fiziki altını temin edecekti. Ancak başta Fransa olmak üzere 1960’lı yıllarda bazı ülkeler doların çok fazla basılmasından şüphelerini dile getirince sistem 1971 yılında çöker. Yani Vietnam savaşının maliyeti dolayısıyla karşılıksız bir şekilde para basan ABD daha fazla durumu gizleyemez ve 1971 yılında sistem resmi olarak biter. Ama bu sefer devreye petrol zengini ülkeler girer. ABD bu ülkelere biz sizi koruyalım siz de petrolü dolar ile satın diye teklifte bulunur veya ayak oyunları ile onları buna mecbur kılar. Çünkü sahte düşman ve tehdit üretme üzerine oldukça mahir olduklarından kimi zaman İRAN ile kimi zaman terör örgütleri ile zaten parçalı bir yapıda ve küçük olan körfez ülkelerini petrolü dolar ile satmaya ikna eder veya zorlar.
Ancak arkadaşlar, daha önce de dediğimiz gibi özellikle Bretton Woods sisteminin çökmesinden sonra, özellikle günümüz dünyasında, Doların dünya ticaretinde sanki dünyanın para birimiymiş gibi kullanılmasının hiçbir mantığı yok! Hiçbir gerekçesi de yok. Artık insanlığının uyanması ve yahu BİZ NEDEN DOLAR KULLANIYORUZ, dolar ABD’nin parası ve ABD’de Yahudilerin kontrolünde bu duruma karşı gelmesi gerekir.
Dolar Üzerinden Yapılan Sömürü
Peki biz dolar kullanınca ne oluyor? İsterseniz bunu da kısaca açıklamaya çalışalım. Öncelikle bizler dolar kullanınca ABD bizleri dolar üzerinden izleme imkanına kavuşuyor. Yan yana iki banka düşünün, birinden diğerine doları swift sistemini kullanarak transfer ettiğinizde bu bilgi ilk önce ABD’ye gidiyor daha sonra senin hesabına geçiyor. Yani ABD ve Yahudi seni resmen izliyor ve bunun için senden izin almadığı gibi üstüne de sana hiçbir bedel de ödemiyor. Tam tersine senden para alıyor bu para transferi için. Ayrıca istediği zaman sistemi kapatarak seni ve ülkeni zor durumda bırakabiliyor. Bugün Rusya, İran, Venezuela da yaşanan olay aynen budur. Yani doları silah olarak kullanabiliyor ki eğer ki düşmanla savaşacaksanız silahını iyi bilmeniz ve onu kullanmasına izin vermemeniz gerekir.
İkinci olarak dolar kullanınca biz ABD’ye faizsiz kredi vermiş oluyoruz. Bugün basılı olarak yaklaşık 2 trilyon dolar dolaşımda ve bu paranın üçte ikisi ABD dışında. ABD 25 cente bastığı bir kağıt parçası ile istediği ülkeden istediği ürünü yok pahasına alabiliyor. Bütçesi açık verse de bunu para basarak ülkesinde enflasyona sebebiyet vermeden kapatabiliyor. Artı, cari açık verse dünya ticareti genelde dolar ile yapıldığından elinde fazla dolar olan ÇİN gibi Japonya gibi ülkeler gidip ABD tahvili aldığı için bu cari açığını da krize girmeden kapatabiliyor. Bugün ABD’nin cari açığı 200 milyar dolar ki bu rakam dünyadaki birçok ülkenin GSYİH’dan daha büyük bir rakamdır. Peki bunun diğer anlamı ne? ABD 25 cente ürettiği bir kağıt parçası ile dünyadan kendi ürettiğinden 200 milyar dolar daha fazla mal tüketmiş. Yani resmen dünyayı sömürmüş.
Arkadaşlar bizim 2023 yılı cari açığımız yaklaşık 50 milyar dolar, toplam borcumuzun GSYİH oranı %58 seviyesinde. ABD’nin ise toplam borcu 34 trilyon dolar, GSYİH’sı ise 27 milyar dolar. Yani borcun GSYİH’ye oranı %126 seviyesinde. Ama bizim ülkemizde kriz var ama ABD’de yok. Sizcede bu durum akla, mantığa ve matematiğe ters değil mi? Sizcede bu durum garip değil mi? Bu sadece bizde değil hemen hemen tüm gelişmekte olan ülkelerde aynı şekilde. Borcumuz daha az olduğu halde eğer ki biz kriz yaşıyor ancak borcu bizden daha fazla olanlar yaşamıyorsa burada bir sömürü olduğu nettir.
O zaman ne yapmak lazım? Akletmek ve başta kendimiz olmak üzere tüm dünyayı uyandırmamız lazım. Bakınız ülkemizde bundan önceki ekonomik programda insanlar döviz almasın diye Kur Korumalı Mevduat sistemini yürürlüğe koyduk. Bu ne demek? Vatandaş sen dolar alma ben sana doların değeri kadar paranı vereceğim demek. Ama burada parası olana böyle bir teşvik gelirken ceza kısmı ihmal edildi. Oysa ki dolar bulundurmanın bir bedeli olmalı bu ülkede. Ne demek sen kendi devletine faizsiz para vermiyorken sana açıktan düşmanlık yapan bir ülkenin parasını tutarak onlara faizsiz borç vermek. Böyle saçma bir şey olabilir mi? Bugün bankalarda 202 milyar dolardan daha fazla döviz hesabı var ki buna KKM dahil değil. Hadi dış ticaret ile uğraşanları anlarım ama sıradan bir vatandaşın dolar tutması kendi ülkesini ABD karşısında zayıflatmaktır. Bu nedenle bize düşmanlık eden ülkelerin parasını tutmanın, devletine vermiyorken onlara faizsiz bir şekilde borç vermenin bir bedeli olmalı diye düşünüyoruz.
Burada bizim önerimiz döviz alımlarının TC kimlik numarası ve vergi kimlik numarası ile yapılmasının zorunlu kılınması, binde 2 olan kambiyo alım vergisinin %1’e çıkarılması ve miktar arttıkça verginin oranın artması (yani en azından dolar satın alanlarda artan oranlı bir vergi alınmalı) ve dolar tutanlardan yıl sonunda belli oranda değer artış kazancı vergisi alınmasıdır. Yani devlet kimde ne kadar dolar olduğunu bilecek ve bu dövizi alım satımları ile döviz tutmaktan artan oranlı vergi alacaktır. Biz sadece teşvik veriyoruz ancak kesinlikle caydırıcı bir politika uygulamıyoruz. Bunun değişmesi gerektiğine inanıyoruz. İnşallah bizi yönetenler bu uyarımızı dikkate alırlar. Yoksa sadece TL’yi teşvik edici politikalarla bu iş olmuyor.
Bunun yanında Devletin artık ilkokuldan itibaren dolar veya yabancı para tutmanın ne anlama geldiğini, ülkemize ne gibi zararlar vereceği vatandaşlarına anlatması, öğretmesi ve milli bir bilinç oluşturması gerekmektedir. Bunun müfredata girmesi ayrıca kamu spotları ile çarpıcı reklamlar yaparak halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Burada belki bazıları paramızın değerini nasıl koruyacağız o zaman diye soru sorabilir. Arkadaşlar paranın icadından beri dünyada para olarak kullanılan esas enstrüman ALTINDIR. Bunu 20 yıl FED’in başkanlığını yapan Alan GREENSPAN bir keresinde ağzından kaçırdı ve dünyada gerçek para altındır, gerisi itibari paradır diye. Adamlar bile gerçek paranın altın olduğunu söylüyor biz ise yok ben senin paranı tutacağım diyorsak kendimizi bir sorgulayalım. Yaptığımız akıl işi mi diye. Bakınız Bretton Woods anlaşmasında bir ons altın 35 dolardı. Bugün bir ons altın 2011 dolar, yani altın dolara karşı tam 58 kat değer kazanmış ki bu rakam Merkez Bankalarının onca baskılamasına rağmen oluşan bir rakam. Bu baskı ortadan kalkınca veya tutulamayacak seviyeye gelince ALTIN’ın ne olacağını öngörülemiyor. O zaman illa likit bir varlıkta duracaksan ALTINDA dur. Çünkü devlet 1 dolar ABD doları basamıyor ama yıllık yaklaşık 40 ton altın üretebiliyor. Diyeceğim o ki altın alarak paranın değerini koruyabildiğin gibi ekonomiye de dolar tutmak kadar zarar vermiyorsun, çünkü altının bir kısmını biz kendimiz üretiyoruz.
Bunun yanında arkadaşlar, hem dünyadaki sömürüyü hem de GAZZE’deki Soykırımı durdurmak için bizim bütün dünyayı da DOLAR’ın dünyanın ortak para birimi olmadığı, dolarla alışveriş yapmanın herhangi bir mantığının olmadığı hususunda bilgilendirmemiz ve uyandırmamız gerekiyor. Özellikle sosyal medyada etki olan arkadaşlar, lütfen hem ülkemizde hem de dünyada DOLAR’ın neden kullanılmaması gerektiğini, YAHUDİLERİN ve onların güdümündeki batının sömürülerini anlatın. Bunu sadece TÜRKÇE değil hemen her dilde anlatın ki tüm dünya uyansın artık. Bu konuda sivil toplum kuruluşları da bulundukları ülkelerde vatansever kişilere sömürüyü anlatarak her ülkede bir uyanış hareketi başlatmamız gerekiyor. Aslında dünyada konjontürde buna çok müsait. Çin-ABD gerlimi, Rusya-ABD gerilimi ve de Gazze olayları zaten ABD ve Yahudilere olan nefreti artırdı ve onların maskelerini düşürdü. BRİCS ülkeleri zaten alternatif bir ödeme sistemi arayışı içinde. O zaman bizim tek yapmamız gereken bu süreci hızlandırmak ve katalizör olmak. Bu hem insanlık hem de Müslüman olarak bizim üzerimize bir görevdir.
Bakınız eğer sadece körfez ülkeleri Gazze’deki katliam durmazsa petrolü dolar ile satmayacağım dese ve bunu 1 hafta sürdürse savaş kendiliğinden durur. 1970’lerdeki gibi Ambargo falan uygulamaya gerek yok. İslam ülkeleri sadece 1 hafta petrol, altın ve değerli maden satışlarını dolar yerine altın üzerinden satsınlar savaş emin olun ABD’nin baskısıyla durur. Yöneticileri yapmıyorsa halkı uyandırarak toplumsal tepkiyle yönetimleri zorlayabiliriz. İnanın rahmetli Kadir MISIROĞLU’nun deyimiyle muradı ilahi İslamın galabesi üzerine olduğu için Allah az gayrete çok bereket ihsan ediyor. Yeter ki biz samimi bir niyet ve kalple bu hususta çalışalım ve buna vesile olmaya gayret edelim.
Artık insanlık belki de köprüden önceki son çıkışta bu nedenle biraz acele etmemiz gerekiyor. Kavli dua ile birlikte her insanın yapabileceği fiili bir dua vardır. Artık hep birlikte çıkıp DOLAR dünyanın ortak para birimi değil, ABD ve Yahudinin parası diyerek hem yurt içinde hem de yurt dışında UYANIŞ hareketini başlatalım. Göreceksiniz Allah’ın lütfu ve yardımı ile az gayretimizle çok büyük değişimlere vesile olabileceğiz. Yeter ki gayret edelim.
Selam ve dua ile…
Hamza DEMİRALP
0 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...