Deprem Yaralarının Sarılması İçin Kaynak Önerileri-7

Deprem Yaralarının Sarılması İçin Kaynak Önerileri-7

Bugüne kadar ki 6 adet yazı dizimizde, vatandaşa en az dokunacak olanlardan başlayarak kaynak önerilerimize başlamış, bu önerilerimizin dikkate alınması durumunda kötümser senaryoda en az 500 milyar TL gelir elde edilebileceğini  sizlerle paylaşmıştık. İyimser senaryoda ise bu kaynak paketinde öngördüğümüz gelirler rahatlıkla 1 Trilyon TL’nin üzerine çıkabilecektir. (bakınız https://www.fikiranalizi.com/deprem-yaralarinin-sarilmasi-icin-kaynak-onerileri-1, https://www.fikiranalizi.com/deprem-yaralarinin-sarilmasi-icin-kaynak-onerileri-3, https://www.fikiranalizi.com/deprem-yaralarinin-sarilmasi-icin-kaynak-onerileri-3, https://www.fikiranalizi.com/deprem-yaralarinin-sarilmasi-icin-kaynak-onerileri-4, https://www.fikiranalizi.com/deprem-yaralarinin-sarilmasi-icin-kaynak-onerileri-5, https://www.fikiranalizi.com/deprem-yaralarinin-sarilmasi-icin-kaynak-onerileri-6 )

Ancak üzülerek ifade edeyim ki bizim genel olarak en sona almayı düşündüğümüz kaynak paketleri kolaycılığa kaçılarak ilk olarak ele alındı. Bu ise başta enerji olmak üzere hemen hemen tüm ürünlere zam ve enflasyon olarak hepimize yansıdı. Oysa ki geçen sene KDV indirimleri yapılmasa bu sene KDV'yi bu kadar artımak zorunda kalmayabilirdik. Geçen sene KDV indirimi yerine 30-40 temel gıda ürününde sübvansiyon uygulansa hem fiyat artışlarının önüne geçilebilir hem  de devlet yaklaşık 80 Milyar TL gelirden mahrum kalmazdı. Ancak yanlış politikalar nedeniyle devlet 80 Milyar TL gelirden mahrum kaldığı gibi fiyatlar da maalesef inmedi. 

Açıkçası KDV, ÖTV ve kurumlar vergisi oranlarının artırılması hususu bizim de kaynak paketlerimiz içinde var idi. Ancak biz bunu daha önceki yazdığımız hususlardan istenilen verim alınamadığı durumlarda devreye sokmayı daha uygun buluyorduk. Çünkü Türkiye'de bakir kalan onca alan varken vatandaşı doğrudan etkileyecek hususlara mümkün olduğunca girmemek gerekir diye düşünüyorum. Eğer ki illa girilecekse de sektörel bazda bir oran uygulanması gerektiğini ifade edelim. Gerçi bankalara diğer şirketlere uygulanan vergiden 5 puan daha fazla vergi uygulanması kısmen de olsa bunu karşılar niteliktedir. Ancak daha detaylı bir çalışma ile özellikle vatandaşın ve kobilerin en az etkileneceği bir formülün bulunabileceğini düşünmekteyiz. Neyse olan oldu, yeni kaynak paketi inşallah yaraların sarılmasına katkı sağlar.

Bu yazımızda KDV, ÖTV ve Kurumlar vergisi ile zaten düzenleme yapıldığı için bu konulara girmeden devletimizin vatandaşa en az dokunacak şekilde kaynak ihtiyacını karşılamasına ilişkin yazılarımıza devam edelim. Umarız ki memleketimize faydalı olur. (Not: Mobilden okuyanların tabloları tam olarak görebilmesi için telefonlarını yatay pozisyona almaları gerekmektedir.)

1. Devlet Memurlarının Eş ve Çocuk Yardımı Ödemelerinde SGK, Mernis ile maliye Bakanlığı Bilişim Sistemi KBS Arasında Entegrasyon Sağlanması

Devlet memurlarına yapılan eş ve çocuk yardımı ödemelerinde bir çok kurumda %5 ile %15 arasında değişen oranlarda hak etmediği halde bu yardım ödenebilmektedir. Esasen komik miktarda olan eş ve çocuk yardımı miktarı yaklaşık 3 milyon devlet memurunu ve 500 bine yakın sözleşmeli personeli doğrudan, yaklaşık 1,5 milyon kamu işçisini de dolaylı olarak ilgilendirmektedir. Çünkü devlet memurları doğrudan eş yardımını alabilmekte, işçi ve sözleşmeli personele ise genellikle sözleşmelerinde devlet memurları emsal gösterilerek benzer yardımlar yapılmaktadır.

Devlet memurları kanununa göre eşi çalışmayan ve herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan gelir elde etmeyen memurlara 2023 Temmuz ayı itibariyle çalışmayan eşi için 1.158 TL, 6 yaşından küçük olan çocukları için 254,90 TL, 6 yaşından büyük çocukları için ise 127,45 TL ödenmektedir. Bu yardımın komikliği, masrafların arttığı dönemde yarıya düşmesi gibi çarpıklığı ve en az 3 çocuk denmesine rağmen bir haftalık bez parasının bile verilmemesi gerçekten bir garabettir.

Ancak bu garabete rağmen memur sayısının fazla olmasından dolayı bütçeden oldukça büyük miktarda hak etmeyen memurlara da bu yardım ödemesi yapılabilmektedir. Bu durum aile yardımı bildiriminin beyana tabi olması nedeniyle kasten olabildiği gibi, özellikle kadınların iş hayatına katılımının artması nedeniyle daha sonra işe başlayan eşin bildirilmemesi, doğum izni bitmesine rağmen bunun beyan edilmemesi, boşanmasına rağmen memurun bunu söylememesi ve eşlerden birinin EYT gibi erken emeklilik nedeniyle SGK’dan maaş almasına rağmen hala çalışmıyor diye düşünülerek bu yardımı almasından da kaynaklanabilmektedir.

Maliye Bakanlığı verilerine göre memurların yaklaşık %25’inin aile yardımından eş yardımı olarak istifade ettiği anlaşılmaktadır. Yukarıda da ifade edildiği üzere bunların %5’i ile %15’i arasında bu yardımdan haksız yere yararlanıldığı göz önüne alındığında;

Çalışan Personel Sayısı

Eş Yardımı Alan Personel Sayısı

-% 5 Alt Limiti Alındığında Haksız Yere Aile Yardımı Alan Sayısı

Ortalama %10 Alındığında Haksız Yere Aile Yardımı Alan Sayısı

+%5 Üst Limiti Alındığında Haksız Yere Aile Yardımı Alan Sayısı

3.000.000

3.000.000*%25

750.000*%5

750.000*%10

750.000*%15

 

750.000

37.500

75.000

112.500

Haksız Yere Alanlar Engellendiğinde YapılacakTasarruf Miktarı

(1.158,34*37.500)*12=

(1.158,34*75.000)*12=

(1.158,34*112.500.000) * 12=

Yıllık  Toplam Tasarruf

521.253.000,00 TL

1.042.506.000,00 TL

1.563.759.000,00 TL

 

devletin kasasından yıllık en az 521 Milyon TL bu yardımdan yararlanma hakkı olmayan kişilere ödenmektedir. Kötümser seneryoda ise bu rakam yıllık 1,56 Milyar TL'ye kadar çıkmaktadır.

Oysa ki bu durumun kesin ve kolay bir çözümü vardır ki hem hiç kimseye dokunmaz, hem de devletin kaynak ihtiyacının tavan yaptığı şu dönemde hak etmeyen kimselere bu yardımın ödenmesi engellenerek bütçe masrafları kısılabilir. Yapılması gereken şey SGK, MERNİS ve Maliye Bakanlığı Bilişim Sistemi olan KBS arasında entegrasyonun sağlanmasıdır.

Bu sayede %5 ile %15 arasında değişen hak etmediği halde aile yardımı alanlar engellenebileceği gibi devletin bütçesinden yıllık 521 Milyon TL ile 1.56 Milyar TL arasında kaynak tasarruf edilebilecektir.

Bu entegrasyon yapılıncaya kadar Aile yardımı alan memur ve işçilerin her yıl Ocak ayında e-Devlet üzerinden alacakları eş ve çocuklarının çalışmadığı veya Sosyal Güvenlik Kurumundan herhangi bir maaş almadığını gösteren “KAREKODLU HİZMET DÖKÜM BELGESİNİ” beyan etmelerinin yönetmelikle zorunlu hale getirilmesi durumunda hak etmediği halde aile yardımı ve/veya çocuk yardımı alanların %90’ının bu yardımı alması engellenebilecektir. Ancak bu işin kesin çözümü bilişim sistemleri arasında entegrasyon yapılmasıdır.

Aslında bu entegrasyonun sadece memurların aile yardımında değil, evde bakım yardımı, fakir ve yaşlı vatandaşlara yapılan yardımlarda da yapılması gerekmektedir. Çünkü bu yardımlardan yararlananlar yardımın kesilmesini istemedikleri için bildirim yapmayabilmekte veya geç yapabilmektedir. Tüm bu suiistimallerin önüne geçilebilmesi için bizce bu tarz entegrasyonların yapılması gerekli değil zorunludur.

2. Sağlık Hizmetlerindeki Katkı Payının Artırılması

Ülkemizde Aile Hekimliği ve 2. ve 3 basamak hastanelere başvuru sayısı yıllar itibariyle değişiklik göstermekle birlikte genel itibariyle 700 Milyonun üzerindedir. Bugün itibariyle Aile Hekimliğine başvuruda 2 TL, Devlet Hastanelerine başvuruda 8 TL ve Özel Sağlık Kuruluşlarına başvuruda 15 TL katılım bedeli alınmaktadır. Bu ücretler hemen alınmamakta, hastaların ilaç alımları sırasında eczanelerde ilaç katkı payı ile birlikte tahsil edilmemektedir.

Yıllardır sabit kalan bu ücretlerin deprem hiç gerçekleşmemiş olsa dahi güncellenmesi gerekmektedir. Çünkü sağlık giderleri sürekli artarken gelirlere katkının sabit kalması sağlık politikasının sürdürülebilir olmasını güçleştirmektedir. Ancak deprem dolayısıyla bu ücretin güncellenmesi durumunda hem deprem hasarlarının kısa sürede sarılmasına hem de sağlık politikasının daha sürdürülebilir hale gelmesine katkıda bulunulacaktır. Üstelik bu ücreti herkes değil sadece hizmetten yararlananlar ödeyeceği için toplumda çok büyük bir tepki de çekmeyecektir.

Bizim bu konuda tavsiyemiz, depremden etkilenen illerdeki vatandaşlarımızın mevcut haliyle 1-2 yıl devam etmesi ve onlar için herhangi bir artış yapılmamasıdır. Diğer vatandaşlarımızı da çok fazla sıkıntıya sokmamak adına Aile Hekimliğinden alınan ücretin 2 TL’den 10 TL’ye, Devlet hastanelerinden alınan ücretin 8 TL’den 20 TL’ye, özel sağlık Kuruluşlarından alınana ücretin ise 15 TL’den  30 TL’ye çıkarılması ve bu rakamın her yıl Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile makul oranda güncellenmesidir.

Esasen burada yapılacak bir artışta elde edilecek gelirden ziyade gereksiz başvuruları önleme amacı güdülmesi gerekmektedir. Bugün ülkemizde en ucuz sunulan hizmet sağlık hizmetidir ki bu durum oldukça istismar edilmektedir. Ancak yapılacak olan küçük artışlar bile başvuru sayısı yüksek olduğundan hatırı sayılır bir gelir elde edilmesini sağlamaktadır.

Yaptığımız projeksiyonlarda eğer ki yukarıda ki tavsiyemize uygun hareket edilirse gereksiz yapılan başvuruları hiç engellemese bile elde edilecek gelir miktarı yıllık 6 Milyar TL’dir.

 

Aile Hekimliği

Sadece Devlet Hastanelerine Başvuru Sayısı

Sadece Özel Sağlık Kuruluşlarına Başvuru Sayısı

Özel Dâhil 2. Ve 3. Basamak Sağlık Kurumu Başvuru Sayısı

Yıllık hasta Muayene Sayısı

220-250 Milyon Arası Değişmektedir.

Yaklaşık 400 Milyon

60-80 Milyon Arası Değişmektedir.

2022 Yılında Yaklaşık 460-480 Milyondur

Mevcut Alınan Katkı Ücreti

2 TL Katkı Payı Alınmaktadır.

8 TL Katkı Payı Alınmaktadır.

15 TL Katkı Payı Alınmaktadır

Ortalama 12,5 TL Katkı Payı Alınmaktadır.

Deprem Bölgesindekiler İstisna Tutularak Hesaplama Yapıldığında

175 Milyon Başvuru

330 Milyon Başvuru

40 Milyon Başvuru

370 Milyon Başvuru

 

1,4 Milyar TL Net Katkı Payı Artışı

3,96 Milyar Katkı Payı Artışı

600 Milyon TL Net Katkı Payı Artışı

Yaklaşık 4,6 Milyar TL Katkı Payı Artışı

 

Biraz öncede belirtiğim gibi 6 Milyar TL Ek gelir sadece 1., 2. ve 3. Basamak Sağlık Kuruluşlarına yapılan başvuru nedeniyle elde edilecek Toplam Katkı Payı Artışı miktardır. Bu tutara gereksiz başvuru sayısında yaşanacak düşüş ile elde edilecek olan tasarruf dâhil değildir. Bu da dâhil edildiğinde elde edilecek miktar çok rahatlıkla 10 Milyar TL’yi bulabilecektir.

3. Birden Fazla Emekli Maaşı Alanlar İle Belli Bir Miktarın Üzerinde Emekli Maaşı Bağlananlara Vergi Düzenlemesi

Ülkemiz gerçekten deve gibi, neresine dokunsan tam bir çarpıklık ve eğrilik bulunmakta. Bu nedenledir ki ufak dokunuşlar yapıldığında büyük etkiler görebilmekteyiz. Ülkemizdeki çarpıklıklarda birisi de birden fazla emekli maaşı alanların bulunması ve emekli maaşlarının hiç vergilendirilmemesi. Yazının sonunu görmeden lütfen hemen zıplamayın, bizim kastımız her emekli maaşının vergilendirilmesi değil belli emekli maaşlarının vergilendirilmesidir. Eminim ki yazının sonunda sizler de bize hak vereceksiniz.

Bir kadın eşi vefat ettiğinde eşinin, annesinin ve babasının emekli maaşlarını alabilmektedir. Ancak bunun şartı ne? Farklı sigorta kollarından emekli olması. Yani kadının kocası emekli sandığından, annesi Bağkur’dan babası ise SSK’dan emekli ise her üç emekli maaşını da alabilmektedir  (eski adlarını kullanıyorum ki anlaşılır olsun, yoksa 5510’da bunlar 4/1-a, 4/1-b ve 4/1-c olarak adlandırılmaktadır.). Ancak hepsi emekli sandığı veya SSK veya Bağkur’lu ise sadece birini alabilmektedir. Eğer biri emekli sandığı, diğer ikisi aynı sigorta kolu ise emekli sandığı ile örneğin SSK maaşını alabilmektedir. Yani bu durumda da 2 maaş bağlanmaktadır.

Çarpıklığı görebiliyor musunuz? Üstelik böyle bir haktan yararlananların sayısı yüzbinlerle ifade edilen hiç de azımsanacak bir rakam değildir. Eğer hepsi aynıysa sadece biri, eğer ikisi aynı biri farklıysa iki maaşı, eğer üçü de farklı sigorta kolundaysa üçünü de alabilmektedir. Peki bu durumda hepsi aynı sigorta kolunda olanın suçu ne? Veya hepsini alabilenin ne özelliği var ki ona bu ayrıcalık sağlanıyor? Üstelik hepsi aynı anne babanın evladı olmasına rağmen erkek bunu alamıyor ama kadın üçünü birden alabiliyor! Ama sorsan kadın erkek eşit öyle mi?

Oysa ki böyle bir durumda olması gereken bize göre en yüksek maaş hangisi ise o maaşın hak edene verilmesi ve diğer maaşların alınmamasıdır. Eğer bu yapılamıyorsa (ki en azından mevcut yargı kararlarına bakıldığından kazanılmış hak olarak görüldüğünden yapılamıyor), en azından bundan sonra sisteme girecek olanlara bizim önerdiğimiz şekilde düzenleme yapılması, mevcut sistemden yararlananların da 2. ve 3. maaşlarından vergi alınmasıdır.

Bunun yanında ülkemizde çalışan kişiler asgari ücretten daha fazla gelir elde ettiği zaman vergilendirilmektedir. Ancak EYT gibi bir garabet sonrasında 42-43 yaşlarında emekli olan biri isterse milletvekilleri gibi asgari ücretin 6 katından daha fazla (69.000 TL) emekli maaşı alsın hiç vergilendirilmemektedir. Böyle bir çarpıklık olabilir mi sizce? Adam iki yıl milletvekilliği yaptığı veya 6 ay genel müdürlük yaptığı için belki 40 yıl kendisine asgari ücretin 6 katına varan maaş verilecek ve bundan hiçbir vergi alınmayacak! Sonra da T.C. sosyal bir hukuk devleti diye ortada dolaşılacak! Yersen!

Biz emekli maaşları vergilendirilsin derken amacımız gariban 7.500 TL maaş alan kişilerin vergilendirilmesi değildir. Birden fazla maaş alanlar ile asgari ücretin üzerinde veya en düşük devlet memurundan daha fazla emekli maaşı alanların vergilendirilmesidir. Şundan emin olun böyle bir düzenleme yapıldığında emeklilerin %95'i bundan kesinlikle etkilenmeyecektir. Bizim buradaki önerimiz artan oranlı bir vergi de değildir. Örneğin asgari ücreti aşan kısmın veya birden fazla maaş alanları 2. ve 3. maaşlarının maaşlarının %10 stopaja tabi tutularak vergilendirilmesi sağlanabilir. 

Eğer bu şekilde bir düzenleme yapılırsa hem sosyal adaletsizlik bir nebze olsun törpülenecek hem de devlet hatırı bir gelir elde etmiş olacaktır. Başlı başına bağımsız bir yazı konusu olan bu hususta detayları gelecek yazılarımıza saklayarak bugünlük bu kadarla iktifa edelim.

Deprem yaralarının sarılması adına, her ne kadar bazıları dikkate almasa da, biz ülkemiz için kaynak çalışmalarımıza inşallah devam edeceğiz. Sizlerde yorum ve eleştirilerinizle bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Allah’a emanet olunuz.

Ömer DEMİRDAŞ

0 YORUMLAR

    Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...
YORUM YAZ