Mehir ve Nafaka Fonu

Mehir ve Nafaka Fonu

Ülkemizde son yıllarda boşanma oranlarında artış görülürken evlenme oranları ise sürekli azalmaktadır. Öyle ki 1995 yılında evlenenlerin boşananlara oranı % 6 iken bu oran 2015 yılına gelindiğinde % 22’lere, 2018 yılı sonu itibariyle ise % 26’lara çıkmış bulunmaktadır. 2017 yılında 602.982 kişi evlenirken 131.830 kişi boşanmış, 2018 yılında ise evlenen sayısı 553.202’e düşerken boşanan sayısı 142.448’e çıkmıştır. Üstelik bu sayının içinde henüz mahkeme aşamasında olup da boşanmamış olan çiftlerin sayısı da bulunmamaktadır. Daha önceki yazılarımızda gerek ömür boyu nafakanın gerekse de kadına şiddeti engelleme kanununun yanlışlarla dolu olduğunu, bu kanunlarla erkekler potansiyel suçlu olarak görülürken kadınların masumlaştırıldığını, ancak evlilik müessesesinde her iki tarafında kusurunun olabileceğini belirterek bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini belirtmiştik. (Bakınız Boşanmalar: Teşhis Doğru Tedavi YanlışAnayasa Mahkemesinin Sürekli Nafaka Hususundaki Kararı: Takdir SizinDevlet mi Zengin Erkekler mi? ve Mahkemelerin Üç yanlış Masumiyet Karinesi: Kadın, İşçi ve Memur Başlıklı yazılarımız).

Bu yazılarımızda özetle; evlendikten sonra edinilmiş mallar ilkesinin doğru olmadığını, kadına şiddet kanununun da kadının beyanının esas alınması ve ispat mükellefiyetinin iddiayı yapan kadına değil de kendisine şiddet uyguladığı iddia edilen erkeğe düşmesinin yanlış olduğunu ifade etmiştik. Ayrıca şiddetin tanımının çok geniş tutulduğunu ve yapmadığının ispatının neredeyse imkânsız olduğunu, çünkü psikolojik baskının dahi şiddet kabul edilerek erkeğin evden uzaklaştırılabildiği, ancak bunlar yapılırken evinden atılan erkeğin kendisini evden attıran kadına bakma zorunluluğu getirildiğini belirtmiştik. Öte yandan boşanan çiftlerin bir gün bile resmi evli kalsalar erkeğe ömür boyu nafaka verme zorunluluğu getirmesinin hakkaniyete uygun olmadığını belirtmiş ve tüm bu yanlışlardan dönülmesi gerektiği hususunda uyarılar yapmıştık. Bunların yanında evlenen çiftlerin evlilik öncesi yuva kurması için mütevazı bir harcama ile neredeyse 100.000 TL’ye yakın bir harcama yapılırken boşanırken de ayrıca kusurlu olduğunu iddia ettiği taraftan yine yüzbinlerce lira tazminat istemesinin de hakkaniyete uygun olmadığını belirtmiştik.

Evlilik gerçekten kutsal bir müessese, insanların soyunun devamı ve toplumların varlıklarını sürdürmesinin yolu aile müessesesinin korunması bağlıdır. 1990’lı yıllarda ülkemiz ekonomik olarak çok büyük sıkıntılar çekmesine rağmen, toplumsal patlamanın olmamasının en büyük sebeplerinden biri, ülkemizdeki sağlam bir aile yapısının varlığıydı. Ancak 2000’li yıllardan itibaren çıkarılan 4721 sayılı yeni medeni kanun ile sözüm ona kadını koruma ve boşanmayı zorlaştırma adına daha evliliğin başında erkeğin malının yarısına kadın ortak edilmiş, bununla yetinilmemiş ve boşanma durumunda erkeğin işi olmasa dahi nafaka ödemesi, üstelikte süre kısıtlaması olmaksızın ömür boyu ödemesi zorunlu hale getirilmiştir. Yine kadını koruma adına kadına şiddeti önleme kanunu ile erkekler artık haklı dahi de olsa ne kendi karısına, ne kızına ne de kendisine sataşan bir kadına müdahale edemez duruma düşürülmüştür.  Bu durum erkeği kadınların kölesi haline getirirken kadınların da boşanma gibi kararları daha kolaylıkla verebilmesine dolayısıyla evlilik müessesesinin daha kolay bir şekilde yıkılmasına sebep olmuştur. Tüm bu hususlar aşağıda tablo 1’de yer alan boşanma istatistiklerine ait verilerde de görülmektedir.

Bugün bir erkek evlilik dışı ilişki yaşadığı bir kadını bıraktığı zaman herhangi bir külfet altına girmezken, meşru yoldan evlendiği ve birlikte hayat yaşadığı bir kadınla yine meşru yoldan boşandıklarında hem malının yarısını kaybetmekte, hem tazminat ödemek zorunda bırakılmakta hem de ömür boyu nafaka vermeye zorlanmaktadır. Üstelik zina suç olmaktan çıkarıldığı için kadın başka erkeklerle nikâhsız veya imam nikâhlı birliktelik yaşayabilirken aynı zamanda intikam almak istediği erkekten nafaka da alabilmektedir. Böylece kendince hem maddi olarak erkeği zarara sokarak hem de bak ben sensiz de başka bir erkekle yaşayabilirim diyerek intikam da alabilmektedir. Bunların yanında hele bir de çocuk varsa çocuğunu erkeğe göstermeyerek çocuğu babasından uzaklaştırmakta veya çocuk icraları nedeniyle erkeği yine külfet altına sokabilmektedir. Bütün bunlara ait örneklere hemen her gün gerek medya gerekse de sosyal medya denilen mecralarda çokça rastlamaktayız. Öyle ki artık bu durum çoğumuzun garipsemediği vakayı adiyeden bir husus haline gelmiştir.

Tablo 1: Yıllar İtibari ile Evlilik ve Boşanma İstatistikleri

Yıllar

Evlenen Sayısı (A)

Boşanan Sayısı (B)

Evlenmelerin Boşanmalara Oranı

Türkiye Nüfusu

1995

463.405

28.875

0,06

58.522.320

1996

486.734

29.552

0,06

*

1997

518.856

32.717

0,06

*

1998

485.035

32.167

0,07

*

1999

475.613

31.540

0,07

*

2000

459.049

34.862

0,08

67.803.927

2001

555.106

93.995

0,17

*

2002

521.046

95.323

0,18

*

2003

575.257

92.637

0,16

*

2004

625.635

91.022

0,15

*

2005

651.896

95.895

0,15

*

2006

650.233

93.489

0,14

*

2007

638.311

94.219

0,15

70.586.256

2008

641.973

99.663

0,16

71.517.100

2009

591.742

114.162

0,19

72.561.312

2010

582.715

118.568

0,20

73.722.988

2011

592.775

120.117

0,20

74.724.269

2012

603.751

123.325

0,20

75.627.384

2013

600.138

125.305

0,21

76.667.864

2014

599.704

130.913

0,22

77.695.904

2015

602.982

131.830

0,22

78.741.053

2016

594.493

126.164

0,21

79.814.871

2017

569.459

128.411

0,22

80.810.525

2018

553.202

142.448

0,26

82.003.882

Toplam

13.639.110

2.207.199

0,16

 

* 1990’lı yıllarda nüfus sayımı her beş yılda bir yapıldığından net veri bulunamamıştır

 
Yukarıda yer alan tablodan da görüleceği üzere 2001 yılına kadar ülkemizdeki boşanma oranları %6-8 bandında seyrederken, 4721 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 2001 yılından itibaren çift haneli rakamlara çıkmış, 2010 yıllardan itibaren ise % 20 bandına yerleşmiştir. 2018 yılı sonu itibariyle ise evlenen her 4 kişiden birinin boşandığı görülmektedir. İşin garip tarafı evlilik oranları sürekli düşerken boşanma oranlarının sürekli artmasıdır. Bu durum gençlerimizin evlenmekten kaçındığını, 4721 sayılı kanunun evliliği korumak bir yana boşanmayı özendirdiğini göstermektedir. Zaten kadına şiddeti önleme kanunu varken bir erkeğin evlenebilmesi için ya çok cesur olması ya da bu kanunun hükümlerinden bihaber olması gerekir.

Öte yandan sözüm ona kadını korumak adına çıkarılan bu kanun kadını da koruyamamaktadır. Aşağıda 2002-2018 yılları arasındaki kadın cinayetlerinin miktarı verilmiştir. 2002 yılında 66 olan kadın cinayeti sayısı kadına şiddeti önleme kanununun çıkarıldığı 2012 yılında 237’e, 2018 yılı sonunda ise 2002 yılına göre yaklaşık 7 kat artarak 440 olmuştur. Bu veriler de göstermektedir ki gerek evlilik kurumunu gerekse kadını korumak adına yapılan bu düzenlemelerde bir yanlışlık bulunmaktadır. Yoksa olması gereken bu kanunlar karşısında gerek boşanmaların gerekse de kadın cinayetlerinin azalmasıdır.

Tablo 2: Kadın Cinayeti İstatistikleri

Yıllar

Kadın Cinayeti

Yıllar

Kadın Cinayeti

2002

66

2012

201

2003

83

2013

237

2014

294

2008

80

2015

303

2009

109

2016

328

2010

180

2017

409

2011

121

2018

440

 
Tüm bu unsurları birlikte değerlendirdiğimizde görülmektedir ki mevcut kanunların acilen değiştirilmesi ve söz konusu problemlerin çözümü için acil bir eylem planı yapılarak aile yapımızın korunması gerekmektedir. Bu kapsamda;
  1. Sürekli nafaka uygulamasından kesinlikle vazgeçilmesi, nafakanın hem miktar hem de yıl olarak bir sınırının olması,
  2. Evliliklerde mal ayrılığının esas olması ama isteyen çiftlerin mal ortaklığını kabul etmesi durumunda edinilmiş mallar ilkesinin getirilmesi,
  3. Çocukların icra yolu ile görüşmeye getirilmesi uygulamasından vazgeçilerek söz konusu mahkeme kararına uymayan ebeveynlerin görüştürmedikleri her gün için hapis veya para cezası gibi müeyyidelerle caydırıcılığı hususunun getirilmesi,
  4. Evliliğin sona ermesinde sonra kusurlu olan tarafın vereceği tazminatta objektif bir kriter getirilmesi, kişilerin maddi ve sosyal durumlarının göz önünde bulundurularak ölçülü bir tazminat belirlenmesi,
  5. Kadına şiddetin tanımının yeniden yapılması ve ispat mükellefiyetinin karşı tarafa değil iddia eden kadına düşmesi, ancak gerçekten fiili bir şiddet olması durumunda ise takdir edilecek ceza miktarlarının arttırılması, psikolojik şiddet gibi muğlak ve ispatı zor olan şiddet unsurlarının şiddet kapsamında çıkarılması veya kapsamının daraltılması,
  6. Kadın cinayeti başta olmak üzere haksız yere insan öldüren kişiler için idam cezasının yeniden getirilmesi,
  7. Zinanın yeniden suç kabul edilmesi ve nikâhsız birlikte yaşamanın nafaka ve sosyal güvenlik kurumundan (SGK) babasının emekli maaşı almasına engel olacak düzenlemelerin yeniden getirilmesi,
  8. Ayrıca fiilen bitmiş olan bir evlilikte söz konu maddi mükellefiyetlerin yerine getirilmesinde Mehir ve Nafaka Fonu Kurularak söz konusu edimlerin devlet kontrolünde eda edilmesinin sağlanması,

Bu yazımızda biz sürekli nafaka ve tazminat sorununun çözümüne katkıda bulunmak için Mehir ve Nafaka Fonunun nasıl kurulabileceği hususunda beyin jimnastiği yaparak politika yapıcılara bir nebze de olsa fikri katkıda bulunmak istiyoruz.

Mehir ve Nafaka Fonu

Her şeyden önce şunu belirtmek gerekir ki boşanmak gerek dinimizde gerekse de toplumumuzda en sevimsiz helal olarak görülür ve en son çare olarak başvurulması gereken bir yoldur. Bunun yanında şunu da belirtmek gerekir ki evlilik bir akittir ve bu akit sona erdikten sonra aynen şirketlerin tasfiyesi gibi evlilik kurumu tasfiye olunur ve tarafların birbirleri ile herhangi bir bağı kalmadığı gibi herhangi bir sorumluluğu ve hakkı da bulunmamaktadır. Eğer çocuk varsa çocuk kısmını bu durumun istisnai bir tarafı olarak değerlendirmek gerekmektedir. Çünkü çocuk hem annenin hem babanın ortak meyvesi olduğundan, çocuk olması durumunda evliliğin tasfiye edilmesi durumunda dahi asgari bir iletişimin olması gerektiğini kabul etmemiz gerekir. Bu nedenle evlilik müessesesinin sona erdirilmesi durumunda tarafların alacakları tazminat ve nafakanın belirlenmesinde aşağıdaki unsurların göz önünde tutulması gerekmektedir.

Tablo 3: Nafaka ve tazminatın Belirlenmesinde Göz önünde Tutulması Gereken Unsurlar

Kadının Çalışıp Çalışmaması

Kadının çalışması durumunda kendisini geçindirebilecek bir geliri olduğundan iddet dönemi haricinde kendisine herhangi bir nafaka verilmemesi gerekmektedir.

Reşit olmayan Çocuk Olup Olmaması

Çocuk olması durumunda bunun bakımı erkeğe ait olduğundan nafakanın her hâlükârda verilmesi gerekmektedir.

Erkeğin Çalışıp Çalışmaması

Erkeğin çalışmaması durumunda kendisine bakacak bir geliri olmadığından bu durumun hâkim tarafından ayrıca değerlendirilmesi ve gerçekten herhangi bir geliri yoksa nafaka mükellefiyetinin olmaması gerekir.

Tarafların Kusur Derecesi

Tarafların kusur derecesine bakılması ve objektif ağır kusur olması durumunda bunun için ayrıca bir miktar belirlenmesi gerekir.

Evlilik Süresi

Verilecek olan tazminatın süresinde tarafların evli kaldığı ve birlikte yaşadığı sürenin göz önünde tutulması gerekmektedir.

Tarafların Yaşı ve Sağlık Durumu

Tarafların yaşının ve sağlık durumunun hâkim tarafından göz önünde tutulması ve bir tarafı acz içerisinde bırakmayacak şekilde nafakanın süresinin belirlenmesi gerekmektedir.

Tarafların Geliri ve Maddi İmkânı

Tarafların çalışmamasına rağmen kendilerine ait mal varlığının ve diğer gelir unsurlarının olup olmadığı da nafaka tutarının ve süresinin belirlenmesinde göz önüne alınması gerekmektedir.

Mehir

Mehir evlilik akdinin başında kadına verilmiş bir hak olduğundan, evliliğin ister haklı ister haksız sebeplerle bitirilmesi durumunda, başka kusurlardan dolayı (kadına şiddet kullanma gibi) hâkim tarafından tazminat belirlense de bunlardan bağımsız olarak kadına ayrıca Mehir tazminatının verilmesi gerekmektedir.

 
Tarafların evlilik akdinin sona erdirmesinden sonra birbirleri ile olan ilişkileri eğer çocukları yoksa genellikle bitmektedir. Bu nedenle tarafların nafaka ve tazminat gibi unsurları daha resmi bir kanal üzerinden yapmaları hem psikolojik olarak birbirlerini yıpratmamaları hem de işlemlerin daha düzgün işlemesi için gerekli olabilmektedir. Fiiliyatta bu husus çoğunlukla mahkemeler üzerinden yapılsa da bu durum çoğunlukla avukatlara vekâlet ücreti kazandırmaktan başka bir işe yaramamakta, tarafları yıpratmaktadır. Bu nedenle kanaatimizce Devlet tarafından nafaka ve tazminat müessesesinin çözümüne yönelik sistemli bir Mehir ve Nafaka Fonunun kurulması gerekmektedir.

Mehir Fonu:

Mehir fonu daha ziyade tazminat amaçlı olarak kurulmalı ve kadının boşanma durumunda bir güvencesi olmalıdır. Bunun için evlilik öncesi taraflar evlendirme memurluklarına başvurduklarında boşanma durumunda kadına takdir edilecek olan tazminat için Mehir miktarını da belirlemeleri gerekmektedir. Bu tutar evlenecek olan kişiler tarafından beyan üzerine alınmalı hem erkeğin hem de kadın kendisi ve şahitler tarafından imzalanmalıdır. Ayrıca belirlenen tazminat miktarının belli bir miktarı evlendirme memurlukları tarafından Mehir fonuna gelir kaydedilmeli ve ödenmeyen kısmın ne kadar olduğu da belirtilmelidir. Burada Mehir miktarı altın, döviz ve/veya TL olarak belirlenmeli, eğer bunların dışında gayrimenkul gibi bir değer Mehir olarak verilecekse bunun maddi karşılığı belirlenmeli ve o karşılık üzerinden belli bir tutar fona yatırılmalıdır. Fonda belirtilen Mehir miktarının TL olması durumunda bunun enflasyon karşısında erimemesini sağlamak için enflasyon oranına endekslenmelidir.

Evlenecek olan taraflara Mehir fonunun tavanı hususunda herhangi bir kısıtlama getirilmemesi uygun olur. Ancak belirlenecek olan Mehir miktarında evlenecek olan kişilere evlendirme memurları tarafından gelir durumlarının göz önünde tutularak Mehir miktarının belirlenmesi yönünde tavsiyede bulunulabilir. Bunun yanında devlet tarafından kadının korunması amacıyla asgari bir tutar belirlenmeli ve Mehir miktarı bu miktarın altında olmamalıdır. Bu taban Mehir miktarı asgari ücretin 1 yıllık net tutarı gibi ölçülebilir ve objektif verilere dayalı olmalıdır. Mehir fonunda belirlenen Mehir miktarı tarafları zor durumda bırakmayacak şekilde belirli taksitlerle fona yatırılmalı ve fonda bu paranın birikmesi sağlanmalıdır.

Fonda biriken bu para eğer belirtilen Mehir miktarının tamamı yatırılmış ise boşanma durumunda mahkeme kararının resmi olarak tebliğini izleyen ilk iş gününde hemen kadının hesabına yatırılmalıdır. Eğer ki fonda yatırılması gereken Mehir miktarı yatırılmamış veya kısmen yatırılmış ise boşanma işlemleri bitirilmemeli ve erkek tarafından fona Mehir miktarının tamamı yatırılıncaya kadar evlilik müessesesi sonlandırılamamalıdır. Kadının söz konusu dönemde mağdur olmaması için Mehir tazminatının tamamen yatırıldığı ve evliliğin mahkemeler tarafında resmi olarak sonlandırıldığı tarihe kadar kadının barında, giyinme ve yiyecek gibi temel ihtiyaçları erkek tarafından karşılanmalıdır. Bunun için mahkemeler tarafından boşanmak için başvurulduğu tarihten itibaren evliliğin sona erdiği tarihe kadar tedbir nafakası uygulanmasına devam edilmelidir. Ayrıca kadının toplu olarak Mehir fonunda birikecek olan parasını alamaması nedeniyle mahrum kaldığı menfaatlerden dolayı uğradığı munzam zararların da karşılanması için Mehir miktarının tamamının ödenmesi gerektiği tarihten fiili olarak ödendiği tarihe kadarki dönem için mahkeme tarafından tayin edilecek bir tazminatın ödenmesi hakkaniyete uygun olur.

Devlet tarafından toplanan bu paraların devlet iç borçlanma senetlerinde veya devletin ihtiyaç duyduğu alanlarda kullanması sağlanabilir. Bu şekilde devlet maliyetsiz borçlanma imkânına sahip olurken evlenen çiftler için de Mehir alacağı garanti altına alınmakta ve tarafların evlilik sonrası ödeyeceği tazminat miktarında belirlilik ve objektiflik sağlanmaktadır. Ayrıca tarafların evlilik sonrası birbirleri ile muhatap olmasının önüne geçilerek gereksiz gerilim ve tartışmaların da önüne geçilebilecektir.

Mehir Fonu Nasıl Toplanabilir

Ülkemizde her ne kadar her yıl düşse de yıllık yaklaşık 550.000 kişi evlenmektedir. Bu kişilerin asgari taban Mehir miktarı üzerinden fona para ödemesi durumunda fonda birikecek olan para miktarı ve bunun ülkemizin sermaye birikimine katkısını bir örnekle açıklayalım. Taban Mehir miktarının asgari ücretin yıllık net miktarı olduğunu kabul edelim. Ödenmesi gereken asgari bedel tutarını da boşanmaların kahir ekseriyatı ilk 5 yıl içinde gerçekleştiğinden 1/60 olarak alalım. Bu durumunda;

Tablo 4: Mehir Fonunun Asgari Tutar Üzerinden Belirlenmesi Durumunda Fonda Birikecek Olan Para Miktarı

 

Taban Mehir Miktarı Aylık TL

Taban Mehir Miktarı Yıllık

Fona Ödenmesi Gereken Asgari Tutar (Yıllık)

Yıllık Evlenen Kişi sayısı

Yıllık Toplanacak Fon Miktarı TL

Boşanma Oranı (- %25)

Boşanan Kişi sayısı

1

2.000

24.000

400

550.000

220.000.000

-

 

2

2.000

24.000

400

1.100.000

440.000.000

55.000.000

137.500

3

2.000

24.000

400

1.650.000

660.000.000

110.000.000

137.500

4

2.000

24.000

400

2.200.000

880.000.000

165.000.000

137.500

5

2.000

24.000

400

2.750.000

1.100.000.000

220.000.000

137.500

 

 

 

 

Toplam

3.300.000.000

550.000.000

 

 

 

 

Reel Toplam

2.750.000

 

 
Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere Mehir fonunda yıllık 220.000.000,00 TL para birikmektedir. Evliliğin 2. Yılında geçen yıl evlenenlerle birlikte bu yıl evlenecek olan 550.000 kişi daha Mehir fonu yatıracağından birikecek olan fon miktarı geçen yılın 2 katı olacak ve cari yıl için 440 milyon TL toplamda ise 660 milyon TL para birikecektir. Örneğimizde 5 yıl için bu şekilde hiç boşanma olmaması halinde fon da birikecek olan anapara miktarı 3.3 milyar TL’ye ulaşacaktır. Bugün itibari ile evlenenlerin boşanan çiftlere oranı yaklaşık % 25 olduğundan, birikecek olan fon miktarından yine birikimli olarak boşanan kişi sayısını ve bunların ödemesi gereken Mehir miktarını çıkardığımızda ilk yıl 55.000.000 TL, ikinci yıl için 110 milyon TL, 5 yılın sonunda ise toplamda 550.000.000 TL’yi toplanacak olan fon tutardan çıkarmamız gerekecektir. Bu durumda dahi fonda birikecek olan tutar 5 yıl içinde hiçbir nema elde edilmese dahi 2.750.000.000 TL olacaktır. Fondan çıkacak olanlar sadece daha önce yatırmış oldukları tutarı çekecekleri için ve de ödememiş oldukları fon miktarının tamamını boşanma durumunda defaten ödeyecekleri için fonda birikecek olan bu para örneğimizde belirtilen tutarın altına inmeyecektir.

Bu hesaplama asgari Mehir tutarı üzerinden hesaplanmış ve daha yüksek Mehir miktarı üzerinden ödeme ile toplu olarak Mehir yatırılma hususu göz ardı edilmiştir. Mehir miktarını peşin yatıranlara veya belli bir sürede tamamını yatıranlara sağlanacak olan teşviklerle fonda birikecek olan para miktarını artırmak mümkün olacaktır. Söz konusu unsurlarda eklendiğinde fonda birikecek olan tutar örneğimizde belirtilen tutarın çok üzerinde olacaktır.  Biz burada döviz, altın veya enflasyona endeksli bir şekilde biriken fonun reel değerinin korunmasını öngördük. Ancak istenilmesi halinde bu tutarın başka türlü değerlendirilme ve elde edilecek olan gelirden pay verilmesi şeklinde de değerlendirilme imkânları yapılacak olan düzenlemelerde öngörülebilir.

Ülkemizde düğünlerde altın takılması oldukça yaygın bir adet olduğundan söz konusu Mehir fonu altın bazlı da kurulabilir. Buna ilişkin örnek hesaplama yöntemi tablo 5’te verilmiştir. Buna göre eğer ki söz konusu Mehir fonunu altın bazlı kurup, evlenen kişilerden evliliğin başında 1 gr, evlilik süresince de her yıl 1 gr altın ödeme yükümlülüğü getirirsek birikimli olarak 5 yıl içinde fonda birikecek olan altın miktarı 8.250.000 gr altın etmektedir. Bu tutar 8.250 kilogram veya diğer bir deyişle 8,25 ton altına tekabül etmektedir. Her yıl evlenen kişilerin % 25’inin boşandığı ve boşanan kişilerle birlikte sistemden çıkan kişi sayısı da artacağından 5 yıllık dönem sonunda evli kalan kişilerin fona ödemiş oldukları fon miktarı net olarak 6.875.000 gr altın, diğer bir ifade ile 6,875 ton altına tekabül etmektedir.

Bu tutar devletin altına dayalı olarak çıkarmış olduğu borçlanma senetlerinde yastık altından sisteme katılan altın miktarının 3 katından daha fazladır. Yukarıda yapmış olduğumuz modellemede sisteme sadece yeni evlenecekler dâhil edilmiştir. Evliliklerin yaklaşık yarısının evliliğin ilk 5 yılında sona erdiği göz önüne alındığında devletimiz tarafından sisteme evlilik süresi 5 yılın altında olan ailelerde zorunlu olarak dâhil edilebilir. Bu sayede yaklaşık 2,5 milyonluk bir ailede sisteme gireceğinden fonda birikecek olan para miktarı yıllık yaklaşık 2,5 milyon gram artacaktır. Eğer bu şekilde sistem kurulursa 5 yılın sonunda fonda birikecek olan altın ve/veya para tutarı yaklaşık 12,5 milyon gram artmakta, sonuçta ise 19,375 ton altın net olarak fonda birikmiş olacaktır.

                  Tablo 5: Mehir Fonunun altın Bazlı Kurulması Durumunda Fonda Birikim Tutarı

 

Taban Mehir Miktarı (Altın Olarak)

Fona Ödenmesi Gereken Asgari Tutar

Yıllık Evlenen Kişi sayısı

Yıllık Toplanacak Fon Miktarı (Gram/Altın)

Boşanma Oranı (-%25 Gram Altın)

Boşanan Kişi sayısı

5 Yıllık Evlilerin Eklenmesi Durumunda Altın/gram

1

100 gr

1 Gram

550.000

550.000

-

 

2.500.000

2

100 gr

1 Gram

1.100.000

1.100.000

137.500

137.500

2.500.000

3

100 gr

1 Gram

1.650.000

1.650.000

275.000

137.500

2.500.000

4

100 gr

1 Gram

2.200.000

2.200.000

412.500

137.500

2.500.000

5

100 gr

1 Gram

2.750.000

2.750.000

550.000

137.500

2.500.000

 

 

1 Gram

Toplam

8.250.000

1.375.000

 

12.500.000

 

 

Reel Toplam

                          6.875.000

 

 

 

 

Genel Toplam

19.875.000 Gram Altın

 
Bu hesaplanan tutar minimum tutar olup Mehir miktarının daha yüksek belirlenmesi veya peşin yatırılması gibi durumlarda fonda birikecek olan altın miktarı çok daha yüksek olacaktır. Bu durum devletimiz için sermaye birikiminin artması ve ucuz yollu borçlanma açısından büyük bir fayda sağlarken, yastık altı birikimlerin ekonomiye kazandırılmasına da katkı sağlamaktadır. Vatandaşlarımız için de hem evliliklerini devam ettirdikleri dönem için birikim yapma hem de kadına pozitif ayrımcılık uygulayarak onu güvence altına alma hususunda fayda sağlamaktadır.


Yukarıda yer alan örneklerde evliliği zorlaştırmamak adına Mehir miktarının tamamının fona ödenmesi öngörülmemiştir. Ancak her yıl belli bir tutarı enflasyon, döviz, altın ve/veya asgari ücret artış oranında güncellenecek olan tutarının erkek tarafından yine bu fona yatırılması zorunlu hale getirilmelidir. Öte yandan yıllık ödenmesi gereken Mehir taksitini zamanında ödemeyenlere zamanında ödememesi nedeniyle bu cezai müeyyideler getirilmelidir. Bu tutarı yatırmayanlara para cezası ile birlikte fona yatırmadan boşanma olması durumunda başlangıçta belirlenen Mehir miktarının da belli bir oranda arttırılarak ödenmesi mükellefiyeti getirilmelidir.

Mehir fonunun yukarıda belirtilen altın bazlı kurulması durumunda 25 yıl boyunca esasen reel olarak evliliğin başında belirlenen Mehir miktarının ancak % 25’i kadar bir tutar fonda birikmiş olacaktır. Ancak bu tutar kadının öz malı olduğundan belli şartlar altında kendisine veya yasal mirasçılarına verilmesi sağlanmalıdır. Örneğin 25 yıl evli kalınması ve 55 yaşın üstünde olmak kaydıyla kadının istemesi halinde bu fonda biriken paranın devlet tarafından ödenmesi bizce makul gözükmektedir.  Ayrıca kadının ölmesi durumunda söz konusu fonda biriken para kadının yasal mirasçılarına gecikmeksizin ödenmelidir. Eğer ki fonda Mehir tazminatı için belirlenen paranın bir kısmı yatırılmış ise söz konusu fon miktarının reel değeri kadının yasal mirasçılarına ödenmelidir. Erkeğin ölmesi durumunda ise söz konusu para kadının öz malı olduğundan sadece kadının kendisine ödenmelidir.

Her ne kadar evlenen erkeklere maddi bir yükümlülük getiriliyor gibi görünse de bu tutar hemen herkes için ödenebilecek bir tutar olacağından evliliği zorlaştırmayacaktır. Evliliğin başında belirlenen veya asgari tutar olarak devlet tarafından tespit edilen Mehir miktarını peşin yatıran kişilere devletimizin evliliği teşvik etmek adına her 5 yılda bir tam Cumhuriyet altını hediye etmesi gibi teşvikler getirilmelidir. Bu sayede hem bireylerin bu parayı peşin yatırmaları teşvik edilecek hem de 25 yıl evli kalan kişilere devletimiz her 5 yılda bir cumhuriyet altını hediye ederek toplamda 5 cumhuriyet altını vermiş olacaktır. Ayrıca fonda biriken paranın reel değerini koruyarak evlenen çiftlere birikim yapma imkânı da sağlamış olmaktadır. Ayrıca kadının Mehir alacağı devlet garantisi altına girecek, erkeklerde boşanma durumunda ne kadar bir külfet ile karşılaşacaklarını evliliğin başında bileceklerdir. Bunun yanında devlet faizsiz borçlanma imkânına kavuşacağından bu parayı ülke için faydalı olan alanlarda yatırım yaparak veya borçlanma gereksinimini minimuma indirerek ekonomimizin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Öte yandan fonda biriken bu para evlilik müessesesinin yıkılmasına sebep olan unsurların bertaraf edilmesi için yapılacak olan çalışmalarda da kullanılabilecektir.

 Nafaka Fonu:

Nafaka fonunda ise Mehir fonundan ayrı bir şekilde evliliğin sona ermesinden sonra da devam edecek bir sistem kurulması gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar nafakanın;

  1. Miktarı ne kadar olmalı,
  2. Süresi ne kadar olmalı,
  3. Kadını çalışması durumunda ödenmeli mi?
  4. Kadının çocukların velayetini alması durumunda çocuklar için nafaka nasıl belirlenmesi gerekir?

Sorularına cevap verecek şekilde bir sistem kurulmasıdır. Kanaatimizce burada erkek tarafından verilecek olan nafaka miktarı belirlenirken;

  1. Erkeğin gerçek gelirinin ne kadar olduğu,
  2. Evliliği sonlandırması durumunda yeni bir yuva kurması için gerekli olan gelir miktarı,
  3. Asgari geçim standardı ve asgari ücret miktarı,
  4. Kadının yaşı, geliri, çalışıp çalışmadığı ve çalışma imkânının olup olmadığı,
  5. Kadının kendisine bakacak bir yakınının (başta anne, baba ve çocukları) olup olmadığı ve bunların maddi durumları,
  6. Evliliğin bitmesi durumunda verilecek olan nafaka evlilik devam etseydi yaşayabileceği standardın üstünde olup olmadığı,

gibi unsurların göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Kadının mağdur olmasını engellemek için iddet müddetinde temel ihtiyaçlarını karşılayacak miktarından az olmamak üzere hâkim tarafından kendisine bir nafaka bağlanması gerekmektedir. Burada daha iyi bir sistem kurulana kadar evlilik süresi ile orantılı bir sürede erkeğin gelir miktarına paralel, yeni bir yuva kurmasını engellemeyecek ve karşı tarafın eğer evlilik devam etseydi yaşayacağı yaşam standardı ile paralel bir nafaka miktarının belirlenmesi uygun olacaktır. Kadının çalışması durumunda da her ne olursa olsun iddet müddeti ve boşanmanın mahkeme tarafından kesin olarak bitirildiği ve Mehir fonunda belirlenen paranın kadına ödendiği tarihe kadar erkek tarafından kadına tedbir nafakası verilmesi uygun olur. Eğer ailenin çocuğu var ise ve de mahkeme tarafından çocuğun velayeti kadına verilmiş ise erkek tarafından bu çocukların bütün masraflarının karşılanması ayrıca kadına çocuklara baktığı ve onlarla ilgilendiği için ayrıca bakıcı parasının verilmesi uygun olacaktır. Ancak erkek çocuğunun tüm ihtiyaçlarını karşılamasına rağmen çocuğun babaya gösterilmemesi ve silah olarak kullanılmasının engellenmesi için mazeretsiz olarak çocuğunu karşı tarafa göstermeyen kişilere gerek parasal gerekse de hapis cezası öngören bir düzenleme yapılması bizce artık zorunlu hale gelmiş bulunmaktadır. Çünkü hemen her gün gerek televizyonlarda gerekse de sosyal medyada bu tarz haberler toplum vicdanını yaralamaktadır. Söz konusu durumu bir örnek ile açıklamak gerekirse; kadının çalışmaması durumunda:

                             Tablo 6: Nafaka Ödeme Süresi ve Miktarı Hakkında Örnek

 

Erkeğin Gelir Miktarı

Evli Kalınan Süre

Çocuk Olup Olmaması

İddet / Boşanma süresi

Mehir Miktarı

Nafaka Miktarı

Nafaka Süresi

Kadın Çalışmıyor

2.000

5

Yok

1 yıl

100 gr Altın

500 TL

2,5 yıl*

Kadın Çalışmıyor ve çocuk var

2.000

5

Var 1 tane

1 yıl

100 gr Altın

500 + çocuk için takdir edilen bakım ücreti

2,5 yıl

Kadın Çalışıyor

2.000

5

Yok

1 yıl

200 gr Altın

0 TL

2,5 yıl

Kadın Çalışıyor ve Çocuk Var

2.000

5

Var 1 tane

1 yıl

200 gr Altın

0 TL + Çocuk İçin bakım ücreti

2,5 yıl

Kadın için maksimum süre, (ancak çocuk için işe girinceye veya 25 yaşına kadar ödenmesi öngörülmüştür.)

 
Burada dikkat edilmesi gereken husus nafakanın ve Mehir ödemesinin ne zaman başlayacağıdır. Mehir tutarı mahkeme tarafından evliliğin resmi olarak sonuçlandırıldığı tarihte kadına hemen ödenmelidir. Nafaka süresi ise iki aşamalı düşünülmelidir. Burada mahkeme sonuçlana kadar ve maksimum 1 yılla sınırlı olmak üzere tedbir nafakası ödenmelidir. Çünkü söz konusu dönemde boşanma henüz gerçekleşmediğinden gerek kadını gerekse çocuğun bakımı erkeğin üzerine bir vazifedir. Kadın kendi kusurundan dolayı evi terk etmesi veya başka haklı nedenlerden dolayı boşanmayı erkeğin açması gibi durumlar için ayrıca bir düzenleme yapmak gerekmektedir. Tedbir nafakası yukarıda yer alan tabloda belirtilen 2,5 yıllık nafaka süresine dâhil değildir. Yani fiilen ayrı yaşasalar dahi boşanma resmi olarak gerçekleşmediği için kadının boşanma süresi içindeki ihtiyaçlarının da karşılanması erkeğe ait olmalıdır. Ancak bunun da tavan miktarı erkeğin geliri ile orantılı ve 1 yıllık süreyi geçmemeli, evliliğin sona erdirilmesine ilişkin davalar da bir yıl içinde sonuca bağlanmalıdır.

Çocuğun küçük olması ve anne şefkatine ihtiyaç duyması gibi sebeplerden dolayı velayetin anneye verilmesi durumunda, çocuğun her türlü ihtiyacı yanında kadına nafaka dışında bakıcı ücreti verilmesi gerekmektedir. Çünkü erkek çalıştığı için elerki eski eşi olmasa bakım için zaten bir bakıcı çalıştırmak veya annesi gibi bir tanıdığına çocuğunu baktırmak zorundadır. Burada hâkim tarafından tespit edilecek olan bakım ücreti ve çocuk için nafaka miktarı da yukarıda da belirttiğimiz gibi karşı tarafın boşanmasaydı yaşayabileceği hayat standardını aşmamalı, karşı tarafı zenginleştirmemeli ve erkeğin yeniden yuva kurmasına engel olacak bir tutar olmamalıdır. Bu nedenle hem kadının hem de erkeğin maaş dâhil tüm gelirlerinin mahkeme tarafından iyi tespit edilmesi ve nafaka miktarına ve bakıcı ücretine buna göre karar verilmelidir.

Nafakanın kesilmesi ise kadının işe girmesi, anne ve/veya babasından emekli maaşı bağlanması, yeniden evlenmesi ve/veya gelir durumunda hayatın olağan akışının dışında bir artış olması gibi objektif kriterlere bağlanmalıdır. Her ne kadar kadının işe girmesi dolayısıyla kendisine bağlanan nafaka belli şartlarda kesilse de eğer ki çocukların bakımı annede ise maddi durumundan bağımsız olarak bakıcı ücreti ve çocukların masrafları yine babası tarafından karşılanmalıdır.

Nafaka Fonu Nasıl Oluşturulmalı?

Nafaka fonunun nasıl toplanacağı hususunda birçok model olabilecekken bize göre sigorta usulünde bir fon toplanması şeklinde bir model öngörülebilir. Aynen zorunlu deprem sigortasında olduğu gibi herkesin ödeyebileceği bir miktarda bir fon kurulması sağlanabilir. Ailenin dağılması esasen toplumsal bir deprem olduğundan bu model aynı zamanda sosyal depremlere karşı bir fon kurulması anlamına da gelecektir. Ancak bizim burada öngördüğümüz fon modelinde boşananlara ödenecek olan paranın tamamen fonda biriken paradan ödenmesi değildir. Çünkü söz konusu hususta hem nafaka miktarının belirlenmesi hem de anlaşmalı boşanma gibi durumlar olabileceğinden suiistimal edilme ihtimali çok yüksektir.
Bu nedenle gerek boşanma için başvurulduğunda gerekse boşanmanın fiilen gerçekleştiği dönemde devletin mahkeme tarafından tayin edilen nafaka miktarını veya devlet tarafından belirlenen asgari tutarı erkeği ödeyip ödememesine bakmaksızın fonda biriken paradan peşinen kadına ödemesi sağlanmalıdır. Ancak aynı dönemde erkeğe mahkeme tarafından belirlenen gerek tedbir gerekse de boşanma sonrası belirlenen nafakanın erkek tarafında fona ödemesi mecburi tutulmalıdır. Yani devlet bir nevi kadının alacağının garantörü olmalı ancak devlet tarafından ödenen bu tutar erkek tarafından ödemeyi takip eden aybaşından itibaren fona yatırılmalıdır. Bu şekilde kadına ödenecek olan nafaka miktarı garanti altına alınırken, fonda biriken para suiistimal edilmeyecek ve devlet tarafından oluşturulacak olan bu fon hem ülkemizin sermaye birikimine hem de sosyal problemlerin çözümüne yönelik projelerde çok büyük katkı sağlayacaktır. Söz konusu hususu bir örnekle açıklamak gerekirse:

Tablo 7: Nafaka Fonunun Oluşturulması ve Ödenme Usulü

Aile Sayısı

Zorunlu Evlilik Sigortası Miktarı TL

Yıllık Olarak Birikecek Olan Fon Miktarı TL

Boşanan Kişi Sayısı

Ödenmesi Gereken Asgari nafaka Tutarı (TL)

Yıllık Ödenecek nafaka Tutarı (TL)

Fonda Birikecek Net Tutar

23.000.000

50

1.150.000.000

150.000

750

112.500.000

1.037.500.000

23.400.000

50

1.170.000.000

150.000

750

112.500.000

1.057.500.000

23.800.000

50

1.190.000.000

150.000

750

112.500.000

1.077.500.000

24.200.000

50

1.210.000.000

150.000

750

112.500.000

1.097.500.000

24.600.000

50

1.230.000.000

150.000

750

112.500.000

1.117.500.000

Toplam

250

5.950.000.000

750.000

 

Toplam

5.387.500.000

Yukarıdaki örneğimizde ülkemizde bulunan yaklaşık 23 milyon aile üzerinden hesaplama yapılmıştır. Ülkemizde yıllık evlenen kişi sayısı yaklaşık 550.000, boşanan kişi sayısı ise 150.000 olduğundan aile miktarı yıllık olarak yaklaşık 400.000 kişi artmaktadır. Burada zorunlu evlilik sigortası miktarı herkesin ödeyebileceği bir miktar olan 50 TL olarak öngörülmüş, gerek evlilik sigorta priminde gerekse de ödenmesi gereken nafaka miktarında enflasyon hususu ihmal edilmiştir. Ancak fiiliyatta her iki ödeme tutarında da enflasyona dayalı bir sistem getirilebilir. Bu verilere göre sadece 50 TL’lik bir prim ödemesi sonucunda yıllık olarak fonda birikecek olan net fon miktarı 1 Milyar TL’nin üzerinde olmaktadır. Bu örneğimizde belirlenen nafaka miktarının asgari tutar olarak 750’nin devlet tarafından kadına ödendiği ve boşanan erkeğin fona henüz hiçbir ödeme yapmadığı varsayılmıştır. Ancak bizim modelimizde ödenecek olan bu asgari nafaka tutarı erkek tarafından fona ödeneceğinden, fonda birikecek olan para azalmayacak ve birikecek olan para miktarı yatırılan prim miktarı kadar olacaktır. Diğer bir ifade ile yıllık olarak fonda birikecek olan fon miktarı 5 yıllık dönem sonunda erkek tarafında hiç ödeme yapılmaması durumunda 5.387 milyar TL, söz konusu ödemenin yapılması durumunda ise 5.950 milyar TL olmaktadır. Bu tutar sadece anapara olup bu fonun değişik şekillerde değerlendirilmesi halinde birikecek olan para miktarı 5 yılın sonunda 10 milyar TL’nin de üzerinde olabilecektir.

Biz örneğimizde ülkemizdeki evli olan herkesin sisteme girmesini öngördük. Ancak belli bir süre evli kalanların sisteme girişinin ihtiyari olması bizce daha uygun olur. Çünkü istatistiklere göre evliliklerin büyük çoğunluğu ilk beş yıl içinde sona ermektedir. Evlilik süresi arttıkça boşanma oranları da düştüğünden belli bir sürenin üzerinde evli kalanların (örneğin 25 yıl) sisteme girişi mecburi tutulmayabilir. Ayrıca evlilik süresi arttıkça ödenecek prim tutarında azalma sağlanarak evlilik müessesesi zımni olarak desteklenebilir. Örneğin ilk 5 yıl için zorunlu evlilik sigortası miktarı 50 TL ise, 5-10 yıl arası için 45 TL, 10-15 yıl arası için 40 TL, 15-20 yıl arası için 35 TL, 20-25 yıl arası için 30 TL, 25 yıldan sonra ise 25 TL ve mecburi olmaktan çıkarılarak ihtiyari olarak belirlenebilir. Öte yandan söz konusu sigorta ücretini zamanında ödemeyenlere parasal ceza ile birlikte bir sonraki sigorta ücretini daha yüksek bedelden ödemesi gibi caydırıcı müeyyideler getirilmelidir. Gerek Mehir gerekse de Nafaka Fonunda ödeme vadesi bireylerin evlilik yıldönümü olarak belirlenip, devlet tarafından hem bu anlamlı gün hatırlatılarak tebrik edilebilir hem de fona yatırılması gereken ödemelerin daha düzenli yapılması sağlanabilir.

Söz konusu fon tutarı devletin iç borçlanma ihtiyacında kullanılabileceği gibi evlilik kurumunun yıkılmasına sebep olan ekonomik unsurların azaltılması için yatırımların finansmanında, manevi birliğimizin artmasına katkı sağlayacak projelerde ve kadınlar için kurulacak olan kadın sığınma evlerinin finansmanında da kullanılabilir. Böylelikle evlilik ilişkisi biten kişilerin birbirleri ile muhatap olarak birbirlerini yıpratmalarının önüne geçildiği gibi, evliliklerin devamını sağlayacak hususların arttırılması sağlanabilir. Sağlam bir toplum ancak sağlam bir aile yapısının korunması ile olabileceğinden bu fon bu hususlarda hayati rol oynayabilir.

Ancak söz konusu çalışmalar yapılırken evlilik dışı yaşamayı zorlaştıracak olan düzenlemelerin yapılması da büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda nikâhsız veya resmi nikâhsız olarak yaşamanın önüne geçmek için zinanın tekrar suç haline getirilmesi gerekmektedir.  Ayrıca evlilik dışı veya resmi nikâhsız yaşamanın hem boşanan eşten hem de ölen anne baba nedeniyle sosyal güvenlik kurumundan bağlanan yaşlılık maaşının bağlanmasına engel olacak olan düzenlemelerle desteklenmesi gerekmektedir. Bu şekilde tamamen olmasa da büyük ölçüde hem devletimizin sağladığı imkânların istismar edilmesi engellenecek hem de boşanacak olan çiftlerin bu kararı almadan önce bir kez daha düşünmesi sağlanacaktır.

Sonuç olarak yazımızdaki çalışma toplumumuz için gerçekten çok büyük problem olan sürekli nafaka sorununun çözümü hususunda fikri olarak katkı sağlamaktır. Yukarıda belirttiğimiz modellemelerde 5 yıl içinde Mehir ve Nafaka Fonunda birikecek olan para miktarı sadece ana para olarak bile ele alınsa yaklaşık 55 milyar TL’ye ulaşmaktadır. 2019 bütçesinde faiz için öngörülen ödeme miktarının 117 milyar TL olduğu göz önüne alındığında bu fonda birikecek olan para miktarı yaklaşık 5 yıl içinde (nemasıyla birlikte değerlendirdiğimizde) devletimizin bankalara olan borçlanma ihtiyacını neredeyse sıfırlayacak seviyeye ulaşmaktadır. bu tamamen gerçekleşmese bile faizlerde meydana gelecek olan 2 puanlık bir azalış devletin faiz giderlerinin yıllık yaklaşık 3,5 milyar TL azalmasını sağlayacaktır. Bu durum devletimizin faiz illetinden kurtulmasına katkı sağladığı gibi, dışlama etkisini de sona erdireceğinden piyasaların ihtiyaç duyduğu finansman ihtiyacını da daha makul seviyelerden elde etmesine de katkı sağlayacak, ekonomimize yönelik dış müdahalelerin etkisini minimum seviyeye indirecektir. Ekonomik olarak sağlanan bu faydaların yanında evliliklerin sona ermesi nedeniyle oluşan problemlerin de azalmasına ve daha makul bir sistem kurulmasına katkı sağlayacaktır.

Esasen burada sözüne ettiğimiz bu sistem Aile Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı gibi olayın tarafı olan kurumlar tarafından enine boyuna masaya yatırılmalı, gerçek hayatta karşılaşılan tüm sorunlar etraflıca tartışılarak uygun bir şekilde bir çözüm yolu aranmalıdır. Ancak fon kurulması hususu ülkemizin kalkınmasına ve sermaye birikiminin artmasına katkı sağlarken, kadın için evliliğin sonlanması durumunda bir güvence elde etmesine, erkek için evliliğin bitimi durumunda öngörülebilirlik sağlaması açısından faydalı olacağı düşünülmektedir.

Saygılarımla….
Ömer DEMİDAŞ - 
fikiranalizim@gmail.com

*Bu yazı 27.04.2019 tarihinde www.fikiranaliz.com sitesinde yayınlanmış olup, söz konusu sitenin yer sağlayıcısında yaşanan sorunlar nedeniyle kapanması üzerine yeniden bu sitede yayınlanmıştır.

0 YORUMLAR

    Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...
YORUM YAZ