Korona Virüs ve Yeni Dünya Düzeni

Korona Virüs ve Yeni Dünya Düzeni

Dünyamız yaklaşık dört aydır korona virüs denilen ve yarasalardan insanlara geçtiği iddia edilen yeni ve öldürücü bir virüs ile mücadele etmekte. Virüsün ortaya çıkması kadar yayılma hızı ve insanlarda oluşturduğu panik havası da çok ama çok garip. Düşünün Çin’de Aralık ayında ortaya çıkan bu virüs 2 ay gibi kısa bir sürede 200’e yakın ülkeye yayılmayı başardı!? Öyle ki şuan bu virüsün görülmediği tek kıta Antarktika ve en geri kalmış ülkelerde dahi nasıl oluyorsa hemencecik yayılıverdi. Ancak bu virüsün gerek çıkmasında ve gerekse de yayılmasında birçok gariplikler bulunmaktadır. Gelin isterseniz bu virüsle ilgili garipliklere birlikte bir göz atalım.

Öncelikle bu virüsün ölümüne sebep olduğu insanlar genel olarak belli bir yaş üstü insanlar. Gençlerde hele ki çocuklarda ölüm oranı çok düşük olduğu gibi birçok durumda hastalığın belirtisi dahi hissedilmiyor. Ancak bu kişiler taşıyıcı olduklarından dolayı dünyada uygulanan karantinadan bunlar da nasibini aldılar. Sanki virüs belirli bir amaca yönelmiş gibi bir durum ortaya çıkıyor ki bu durumda Sayın Abdullah ÇİFTÇİ ile Ertan ÖZYİĞİT’in belirttiği dijital dünya teorisini haklı çıkarıyor. Çünkü dijitalleşmenin önünde en büyük engel teknolojiye ayak uyduramayan ve özellikle 2000 öncesi doğmuş olan nesil. Bu adaptasyon oranı yaş ilerledikçe düştüğünden sanki birileri dünyanın hafızasını silmek ve kendi dünya düzenini oluşturmak için 2000 öncesi doğmuş olan nesli, özellikle yaşlılardan başlayarak, ortadan kaldırmak istiyor. Çünkü bu nesil dijital dünyaya adaptasyon dışında belki de son düşünen nesil. Bu nedenle teknolojiyi geliştirenler belli ki insanlığı tamamen kontrol altına almak, insanı insan yapan inanç değerlerini Hak-batıl demeden ortadan kaldırmak ve yeni bir dünya düzeni kurmak için yola koyulmuşlar. Bu nedenle bize göre bu virüsün labaratuvarda üretilmiş bir virüs olma ihtimali çok yüksektir.

Virüs hususunda ikinci garip olan şey bu virüsün çok kısa bir sürede hemen hemen tüm dünyada ve özellikle insanların değer verdikleri şehirlerde bu kadar hızlı bir şekilde yayılmasıdır. Virüs ortaya çıktıktan hemen sonra yaklaşık 200 ülkeye neredeyse whatsapp veya mail hızında tüm ülkelere yayılması sizce de garip değil mi? Bir virüsün bulaşabilmesi için önce virüs kapmış bir insan ile temas kurulması, daha sonra bu insanların 200 ayrı ülkeye gitmesi ve oradaki insanlarla temas kurması gerekir. Bu ihtimal Çin her ne kadar dünyanın fabrikası konumunda olsa da bize göre çok da mümkün bulunmamaktadır (en azından bu hızla yayılması). O zaman bu durum bize bu virüsün görülmeyen bir el tarafından kasten yayıldığını göstermektedir. Özellikle Mekke ve Medine başta olmak üzere, Vatikan ve Kum gibi dünyada yaygın olan dinlerin ve mezheplerin merkezlerinde çıkması ve binlerce kişinin ölümüne sebep olması düşündürücüdür.  Bu virüs eğer ki birileri tarafından kasten yayılmamış olsa idi yayılma hızının bu kadar hızlı olmaması gerekirdi.

Üçüncü garip olan şey ise virüs olayının çıkmasının hemen ardından basının ve dünya sağlık örgütünün sanki ağız birliği etmişçesine aynı dili kullanmaları ve korku ve panik havasını yükselterek dünya ekonomilerini felce uğratmalarıdır. Genel olarak bakıldığında dünyada 18 Nisan itibari ile 2.653.116 kişi enfekte olurken, bunların içinde ölen sayısı 185.058 kişidir. Şuan için virüsten iyileşen kişi sayısı ise 727.717 kişiye ulaşmıştır. Kaba bir hesap ile vaka sayısına göre ölüm oranı yaklaşık % 7’dir.  Diğer bir ifade ile yakalanan kişilerin % 93’ü iyileşmektedir. Ölenlerin kahir ekseriyatının yaşlı ve kronik hastalığı bulunan kişiler olması da dikkate alındığında aslında ölüm oranı yukarıda belirtilen rakamlardan bile düşük çıkabilir. Örneğin İtalya’da ölenlerin çoğunluğu 78 yaş ve üzerinde insanlardan oluşmaktadır. Bu ülkede ortalama insan ömrünün 82,7 yıl olduğu göz önüne alındığında bu virüs çıkmasa dahi birkaç yıl içinde kuvvetle muhtemel ki bu yaş aralığındaki insanlar zaten ölecektir. O zaman birileri bize korkuyu empoze mi ediyor acaba diye sormak gerekiyor. Dünya sağlık örgütünün arkasında hangi şirketlerin olduğu, basının % 95’inden fazlasının da belli bir dine (yahudi-pagan) mensup organize grup tarafından idare edildiği düşünüldüğünde, bizce korku ve panik havasının neden hastalığın kendisinden daha hızlı yayıldığını açıkça göstermektedir. 

Sözün özü bize göre korona virüsün laboratuvarda üretilmiş ve kasten Çin’de çıkarıldıktan sonra tüm dünyaya (belki de Çin’in de yardımıyla) yayılmış olma ihtimali çok yüksektir. Bunun arkasında kim var diye soracak olursanız rahmetli Mahir KAYNAK’ı anmamız gerekiyor: “Bir olaydan en fazla kim karlı çıkıyorsa bilin ki o olayın faili o kişi, o ülke veya o şirketlerdir." Sizce bu olaydan en karlı kim çıkıyor? Bizce fail belli ama yazıyı daha fazla uzatmamak için konuya gelecek yazımızda devam edelim. Selam ve dua ile…

M. Hamza DEMİRALP

fikiranalizim@gmail.com 

0 YORUMLAR

    Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...
YORUM YAZ