BAŞIBOŞ KÖPEK TERÖRÜ NEDEN ÇÖZÜLEMİYOR! Sebepleri, Sonuçları ve Çözüm Önerileri!

Ülkemizin kanayan yarası olan başıboş sokak köpekleri sorunu vatandaşların onca şikayetine rağmen sorumluluk makamında oturanların sorumsuzluğu yüzünden maalesef yıllardır çözülemiyor. Oysa ki yıllar önce sadece kısırlaştırma adam gibi yapılsaydı, en azından sayıları kontrol altına alınabilir, sorun bu kadar kangren haline getirilmeyebilirdi! Ancak liyakatsizlik, vatandaşların isteklerine duyarsızlık, vurdumduymazlık ve haklı olanın değil sesi çok çıkanın yanında olma gibi hastalıklarımız yüzünden, sorumluluk makamında oturanlar bu basit sorunu bile içinden çıkılmaz bir hale getirmeyi başardılar.
Bugün sayısı 10 milyonu aşan başıboş sokak köpekleri son 2 yılda yaklaşık 100 kişinin ölümüne sebep oldu. Hemen her gün sokaklarda onlarca insan, kedi ve evcil hayvan sokak köpeklerinin saldırısına maruz kalmaktadır. Ancak ne gariptir ki bir kedi veya köpek için adliye basan, ortalığı velveleye verenler, geceleri tweet atıp KÖPEKSEVERLERLE fotoğraf paylaşanlar, son 2 yılda ölen 100 kişi için taziye mesajı yayınlamadılar. Ankara’nın göbeğinde 30 köpek tarafından parçalanan çocuk için tek bir kelime geçmiş olsun mesajı atmadılar! Kameralar önünde parçalanan kedileri, oğlakları ve kuzuları gördükleri halde, geçmiş olsun demeyi bırakın, üzüntülerini belirten bir emare bile göstermediler. Tam tersine bazıları utanmadan sıkılmadan bu olayların yalan olduğu iddiasında bile bulundular.
Peki bunca kişinin şikâyette bulunmasına, köpek saldırıları sonucu olduğu kamera kayıtları ile tescilli onlarca masum canın ölmesine ve Cumhurbaşkanının 5 ay önce talimat verdim demesine rağmen bu köpek sorunu neden hala çözülemiyor? İsterseniz bu soruya cevap vermeden önce bu KÖPEKSEVERLERİN sürekli öykündüğü batılı ülkelerde köpek sorunu nasıl çözülüyor onlara kısaca bir bakalım daha sonra sorumuzun cevabını verelim!
ABD VE DİĞER AVRUPA ÜLKELERİNDE BAŞIBOŞLUĞA İZİN YOKTUR!
Her alanda çifte standartlarını görmeye alışık olduğumuz ABD ve Avrupa ülkeleri başıboş sokak köpekleri hususunda da bizleri şaşırtmıyorlar! Türkiye’de başıboş sokak köpeklerinin sokaklarda yaşaması için bu kapsamda çalışan, sosyal medyada çığırtkanlık yapan derneklere fon aktaran ve destek veren Batılı ülkeler, kendi sokaklarında insan hayatını tehdit ettiği gerekçesiyle başıboşluğa izin vermiyor. Tam tersine ABD ve Avrupa ülkelerinde başıboş hayvanlar için çok katı kurallar uygulanmaktadır. İşte bu ülkelerde yapılan uygulamalardan bazıları:
HOLLANDA
10 Nisan 2010 tarihinde Dünya Sokak Hayvanları Günü Hollanda’da ilan edildi. Ancak ilginç bir şekilde ne Hollanda’da ne de Avrupa ülkelerinde sokakta boş gezen hayvan bulunmamaktadır. Sokak hayvanları konusunda örnek gösterilen Hollanda'da sadece hükümetin belirlediği listede yer alan hayvanlar evde beslenebilirken, liste dışındakiler hastalık, güvenlik ve sağlık gerekçeleriyle evde beslenmesi yasaktır.
1875’te sık görülen kuduz vakaları nedeniyle Hollanda devleti, başıboş sokak köpekleri için harekete geçti. Önce sokaklarda sahipsiz bırakılan başıboş sokak köpekleri itlaf edildi. Ardından başıboşluğu bitirmeyi amaçlayan bir köpek vergisi getirildi. Bugün Hollanda’da köpek sahiplerinden yıllık 120 Euro vergi alınmaktadır. Ayrıca Köpeğinin dışkısını yerden almayana 140 Euro ceza uygulanmaktadır.
Hollanda’da sahipli köpekler bile kısırlaştırılarak nüfus kontrol altına alınmaktadır. Bir köpek sahiplenildiğinde köpeğin cinsi, sahibinin adresi ve acil durumlarda ulaşılması gereken kişilere ait bilgilerin yer aldığı pirinç tanesi büyüklüğündeki elektronik bir mikroçip veteriner yardımıyla köpeğin derisinin altına yerleştiriliyor. Köpek sahiplerinin 14 gün (yeni doğan köpekler için 7 hafta) içinde köpeklerini bağlı oldukları belediyeye kaydetmeleri zorunludur. Satın aldıkları veya sahiplendikleri köpekleri sokağa bırakanlar yüklü para cezalarıyla karşı karşıya kaldığı gibi sahibi ölen veya çeşitli nedenlerle sahipsiz kalan köpekler de barınaklara alınmaktadır.
Bazı belediyelerde yerleşim yerlerinde dolaştırılan köpeklerin tasmalı olması kuralı uygulanırken, agresif köpek cinslerinin ağızlıksız dolaştırılması ise kesinlikle yasaktır. 2018 yılında getirilen düzenlemeye göre Rottweiler ya da Pitbull gibi 20 agresif köpek cinsine sahip kişilerin, hayvanların bakımına ilişkin bazı eğitimlerden geçmesi gerekmektedir. Sıfır başıboş köpek politikasını katı bir şekilde uygulayan Hollanda’da her yıl 5 bin köpek barınaklara giriyor. Veterinerlerin izin verdiği köpekler ise uyutuluyor.
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
ABD’de Kedi ve köpeklerin sokaklarda başıboş dolaşması, köpeklerin sokaklarda tasmasız dolaştırılması ve başkalarının özel mülklerine girmesi yasaktır. Eyaletlerde hayvan koruma birimleri, ihbar üzerine gittikleri yerlerde ya da yaptıkları devriyelerde sokaklarda sahipsiz hayvan bulurlarsa, bu hayvanları barınaklara götürüyor. Sahipleri bulunursa hayvanlar bu kişilere veriliyor, aksi takdirde sahiplendirilmek üzere barınaklarda tutulmaktadır. Uzun süre sahiplendirilmeyen hayvanlar uyutulmaktadır. Tasmasız bir köpek birine zarar verirse ortaya çıkan zarara göre dava açılabiliyor ve zararın tümü hayvan sahibinden tazmin edilmektedir. Barınaklara her yıl 6,5 milyon civarında başıboş sokak hayvanı getirilen ABD’de bu hayvanların sahiplendirilemeyen yaklaşık 3 milyonu itlaf ediliyor.
ALMANYA
Almanya’da sokak köpekleri, başıboş, sahipsiz köpekler olarak tanımlanmaktadır. Alman halkı için sokakta başıboş köpek gördüğünde belediyeyi veya “Tierheim” adı verilen kuruluşları aramak kanuni bir zorunluluktur. Diğer bir ifadeyle Almanya’da sokaklarda başıboş hayvan bulunması yasaktır. Federal idari mercilerin sokak köpekleri için belirlediği alanlarda belediyeler ve Tierheim kurumları sokak köpekleri için yaşama alanı oluşturuyor ve sokaklardaki başıboş köpekler kısırlaştırıldıktan sonra bu alanlarda muhafaza edilmektedir.
Ülkede sahiplendiği hayvanı sokağa bırakana 25 bin Euro ve 3 yıla kadar hapis cezası uygulanmaktadır. Ayrıca Almanya'da evcil köpek besleyenler yıllık 72 ila 186 EURO arasında köpek vergisi ödemek zorundadır. Eğer köpek "tehlikeli" köpek türü arasında yer alıyorsa bu vergi daha da yükselebiliyor. Barınaklardaki maliyetin çoğunluğu vatandaşa aittir. Belediyeler buradaki maliyetlerin sadece yüzde 25'ini finanse ederken, halk toplanan rakamın yüzde 75'ini bağış olarak bu barınaklara iletmektedir.
Bunun yanında, toplanan sokak köpeklerinden hasta olup acı çekenler ise belirlenen acısız yöntemlerle uyutuluyor. Alman toplumunda sokak köpeklerine ilişkin en önemli duyarlılık, yardımları doğrudan çevredeki köpeklere veya biz de olduğu gibi KÖPEKSEVER istismarcılara yapmaktansa, yardım kuruluşlarına ve belediyelere yapmaktır.
FRANSA
Fransa’da da yolda başıboş köpek bulunduğu takdirde, bireyler bu durumu belediyeye haber vermekle yükümlüdür. Belediye bulunan hayvanın sahibi varsa sahibine haber verir. Sahibi yoksa veya köpeği almak için başvuruda bulunmazsa, köpek terk edilmiş sayılır. Terk edilen köpeklerle ilgili özel barınaklara teslim etme kararı verilebileceği gibi ötenazi uygulaması kararı da verilebilir.
Fransa’da hayvanını sokağa terk eden, 3 yıl hapis ve 45 bin Euro cezaya çarptırılıyor. Zorunlu olduğu halde köpeğini tasmasız gezdiren evcil hayvan sahiplerine 38 EURO, eğer köpeği "tehlikeli" türler kategorisinde ise 150 EURO’ya kadar ceza verilmektedir. Sokakta başıboş gezen hayvanların toplanmasından ve bakımından kanunen belediyeler sorumludur. 8 iş günü sonunda sahibi bulunamayan veya sahibi tarafından alınmayan hayvanlar, "terk edilmiş" ilan ediliyor. Veteriner tarafından gerek duyulduğu takdirde başıboş hayvan uyutuluyor. Barınakların maliyetlerinin tamamı ise gönüllüler tarafından karşılanıyor.
İNGİLTERE
İngiltere’de sahipsiz köpeklerin toplanması konusunda yetkili olan yerel makamlar tarafından sorumluluklarındaki alan için bir görevli atanmaktadır. Bu görevli kamuya açık alanda sahipsiz bir köpek bulursa o köpeğe el koyarak gözetimi altına almaktadır. Görevli tarafından tutulan köpekler ya sahiplerine geri verilmekte veya yeniden sahiplendirilmektedir. Köpeğin tasması varsa görevli kişi tarafından hayvanın sahibine yazılı bildirim yapılıyor. Sahibinin, görevli tarafından tutulan köpeğini almak istemesi durumunda ise el koyma nedeni ile yapılan bütün masrafları ödemesi gerekiyor. Fakat tutulma tarihinden itibaren 7 gün içerisinde sahibi tarafından masrafları ödenerek alınmayan ya da sahiplendirilemeyen köpekler ya sokak köpekleriyle ilgilenen özel barınaklara veriliyor veya en az acı verecek şekilde uyutuluyor.
İngiltere’de de Almanya’da olduğu gibi vatandaşlar sokaklarda köpek gördüğü zaman bunu belediyelere bildirmekle mükelleftir. Sokakta köpek gören bir kişi, köpeğin sahibi biliniyorsa sahibine götürmek, sahibi anlaşılamıyorsa yerel idari makamlara teslim etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülükleri yerine getirmeyen kişiler para cezasına çarptırılmaktadır.
İTALYA
Sokak köpekleri ile ilgili yasaların katı bir şekilde uygulandığı İtalya’da Fransa’ya benzer bir uygulamada bulunmaktadır. Ülkede bir vatandaş sahiplendiği hayvanı sokağa terk ederse 10 bin Euro para cezasına çarptırılmaktadır.
İtalya'da, başıboş sahipsiz sokak köpeklerinin yakalanmasından itibaren 60 gün içinde kendisini köpeğin sahibi olarak tanıtanlara köpek geri verilir. Aksi taktirde sahipsiz köpek, kuduz ve benzeri diğer bulaşıcı hastalıklara karşı koruyucu tedaviye tabi olmak kaydıyla, iyi muamele garantisi veren özel şahıslara veya korumacı derneklere teslim ediliyor.
İtalya'da barınakların bir kısmı koruyucu kuruluş ve dernekler tarafından, bir kısmı da belediyeler tarafından işletilmektedir. Sahipsiz köpekler hasta, tedavi edilemez durumda veya kanıtlanmış şekilde tehlikeli ise ötanaziye tabi tutuluyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara yönelik kısırlaştırma da yoğun bir şekilde uygulanmaktadır.
SOKAK KÖPEKLERİ HAKKINDA BATILI ÜLKELERİN TÜRKİYE POLİTİKASI
Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere Batılı ülkeler, kendi ülkelerinde sokak köpeklerine karşı katı bir şekilde toplama, kısırlaştırma ve uyutma işlemleri uygulamasına karşılık, söz konusu husus Türkiye olunca çifte standart uygulamaktan her zamanki gibi vazgeçmiyorlar. Bu hususta sosyal medyada sesi çok çıkan ve zaman zaman kişi ve kurumları tehdide varan çığırtkanlıklar yapan derneklere başıboş köpeklerin sokakta kalması ve toplanmaması için fon aktarmaktadırlar. Batılı ülkeler özellikle Avrupa Birliği'nin desteklediği Sivil Düşün Programı üzerinden başıboş köpeklerin sokakta kalmasını isteyen dernekleri fonluyor ve bunlar aracılığıyla kamuoyunda propaganda yapıyorlar. Zaten bu kadar basit bir konunun ülkemizde kangren haline gelmesinde, sorumluluk makamında oturanların liyakatsizliği, korkaklığı ve iş bilmezliğinin yanında bir dış etkinin olmaması düşünülemezdi.
Peki kendi ülkelerinde katı bir politika uygulayan batılı devletler neden konu Türkiye olunca hayvansever veya hayvan hakları koruyucusu kesiliyorlar? Aslında bu sorunun cevabı herkesin bildiği ve yıllardır batının ülkemizde uyguladığı tüm politikaların nedenleri ile aynı. Batılı ülkeler ülkemizdeki kutuplaşmanın artması, halkın yönetime karşı tepki ve hoşnutsuzluğunun yükselmesi ve iç kargaşa çıkarma gibi birçok nedenlerle bu dernekleri fonluyorlar.
Batılı ülkeler bir yandan sokak köpeklerinin sokakta kalmasını ve toplanmaması çalışmalarını fonlarken, diğer taraftan da ülkemizi “KUDUZ AÇISINDAN RİSKLİ ÜLKELER” listesine alarak ekonomik olarak zora sokmaya çalışmaktadırlar. Geçtiğimiz yıllarda ABD ve İngiltere'nin Türkiye'yi 'kuduz riskli ülkeler' listesine aldığı ve Türkiye’ye seyahat eden vatandaşlarını uyardığı belirlendi. 2020 yılında Türkiye'yi "Kuduz riski yüksek ülkeler" listesine dahil eden İngiltere ise seyahat edecek vatandaşlarına uyarılarını hala sürdürmektedir.
Görüleceği üzere ABD ve Batılı ülkeler bir yandan sokak köpeklerinin sokakta kalmasını sağlayarak sosyal huzursuzluğu artırmak, diğer taraftan da zaten cari açık dolayısıyla oldukça kırılgan olan ülkemiz ekonomisini, turizm gelirlerinin azalmasını sağlayarak daha da zor durumda bırakmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Böylelikle son yıllarda dış politikada proaktif bir politika uygulayan Türkiye’yi, enerjisini içerde harcatarak dışarıda etkisiz hale getirmek, bilek gücüyle yapamadıklarını iç huzursuzluk çıkararak yapmayı amaçlamaktadırlar.
PEKİ DEVLET NEREDE? NEDEN BAŞIBOŞ KÖPEK TERÖRÜ ENGELLENEMİYOR!
Son 300 yıldır Osmanlı coğrafyası başta olmak üzere dünyanın her tarafında iki yüzlü ve çifte standarda dayalı politika uygulayan Batı dünyasının başıboş KÖPEKLER hususunda bize karşı bu şekilde bir politika uygulaması bizler için hiç şaşırtıcı değil. Ancak Nasreddin Hocanın fıkrasında dediğini tersinden söylersek “Ev sahibi olan bizlerin bu hususta hiç mi suçu yok!”
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere sorumluluk makamında oturan hemen herkes, ülkemizdeki başıboş köpek terörünün oluşmasından kesinlikle birinci dereceden sorumludur. Sayın Cumhurbaşkanı Hz. Ömer Efendimizin (r.a) “Fırat’ın kenarında bir kurt kuzuyu kapsa bunu Ömer’den sorarlar” sözünden esinlenerek 20 Mayıs 2014 tarihinde saat 12:42’de attığı bir mesajında “Bu ülkenin başbakanı olarak açıkça ifade ediyorum ki, Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı koyun bile benim mesuliyetim altındadır” diyordu. Ancak aradan geçen 10 yılda bırakın kurdun koyunu kapmasını, 100 kişinin üzerinde insanımız bizzat köpek saldırıları sonucu maalesef öldü. Sadece 2022-2023 arasında köpek saldırıları sonucu ölen insan sayısı 93’ün üzerinde. Bunların 20’ye yakını bizzat köpeklerin saldırısı sonucu parçalanma veya kuduz nedeniyle ölürken, çoğunluğu köpeklerden kaçarken araba altında kalarak can verdi! Aynı dönemde başıboş köpeklerin saldırısı sonucu basına yansıyan (yansımayan kısmı bunun kat be kat üzerindedir) yaralanma sayısı ise 500’ün üzerindedir ki, bunların bazıları Ankara Keçiören’de olduğu gibi ciddi hayati tehlike yaşanılan yaralanmalardır.
Bu anlattıklarımız sadece insana yönelik verilerdir. Basına yansıyan haberlere göre sadece son 2 yılda 1000’e yakın küçükbaş, bir o kadar kümes hayvanı, binlerce sokak kedisi başıboş sokak köpekleri tarafından katledildi. Sadece Ramazan Bayramında Antalya’da 57 oğlak bu olaydan 1 gün sonra ise Sivas’ta bir bu kadar koyun ve kuzu başıboş köpekler tarafından boğularak öldürüldü. Peki Sayın Cumhurbaşkanı bunları görmüyor mu? 2014’teki sözünü mü unuttu? Yoksa artık kendisinde herhangi bir sorumluluk olmadığını mı düşünüyor?
İşin gerçeği AKP milletvekillerinden bazılarının adliyelerde sokak köpekleri ve kediler için Tweet atmaları, AKP genel başkan yardımcısı konumunda bulunan kişinin “biz dünyaya sonradan geldik, hayvanların yerini gaspettik, benim 200 köpek dostum var ve bunları besliyorum” tarzı akla ziyan beyanları, bize ya Sayın Cumhurbaşkanının sözlerinde samimi olmadığını veya artık sağlık sorunları nedeniyle partisini kontrol edemediğini düşündürtmektedir. Daha doğrusu insanlar artık DEVLET NEREDE? BU KÖPEK TERÖRÜNÜ KİM BİTİRECEK diye SAHİPSİZLİK HİSSİYATI içerisinde düşünüp durmaktadır.
Burada iktidarı eleştirmemiz, son seçimde belediyelerin çoğunu kazanan muhalefette bulunan partilerin sorumluluğu olmadığı anlamına gelmiyor. Önemli önemsiz hemen her konuda iktidarı eleştiren, ortalığı velveleye veren CHP başta olmak üzere muhalefet partileri de konu SOKAK KÖPEKLERİ olunca bırakın çözüm üretmeyi, olayı iyice içinden çıkılmaz hale getirmektedir! Bir köpek veya kedi için ortalığı yıkan, adliye basan bu güruh da maalesef, köpekler insanlarımızı parçalarken veya köpek saldırıları sonucu onlarca insanımız ölürken tek kelime etmemektedir. Bırakın bu dediklerimizi yapmayı partilerine mensup bazı belediye başkanları, insanlara yapmadığı parkı KÖPEKLERE yaparak sorunu daha da derinleştirmektedir.
Beyler kendinize gelin! EŞREFİ MAHLUK İNSANDIR KÖPEKLER DEĞİL! İnsanların sorunlarını çözdünüz de köpeklere park yapmaya mı geldi sıra? Sizi uyarıyoruz; Sebebi ne olursa olsun, ister iktidar ister muhalefet yetki makamında oturanların hem bize karşı hem de Allah indinde sorumluluğu devam etmektedir. Biz de bu hususta yetki makamında oturanlardan hem bu dünyada hem de yevmi mahşerde şikayetçi olacağız bilesiniz!
Buraya kadar yazdıklarımız yetki makamında oturanların sorumluluğu ile alakalıydı. Peki bizim halk olarak sorumluluğumuz yok mu? Elbette ki var! Millet olarak biz de Başıboş Köpek Sorununun KANGREN olmasından birinci derece sorumluyuz. Çünkü çoğunluk olmamıza rağmen AZGIN AZINLIK olan KÖPEKSEVERLER kadar sesimizi çıkarmadık. Onlar kadar cesur bir şekilde bu problemin üzerine gitmedik ve siyasileri zorlamadık. Oysaki elinde önleme gücü varken bir kötülüğü bir millet önlemezse toplu helak geldiği tarihi bir vakadır. Örneğin LUT kavminde livata işini yapan kişi sayısının 33 kişi, Semud kavminde Salih Peygamberin mucize olarak getirdiği DEVE’yi kesenlerin sadece 9 kişilik bir çete olduğu halde bu kavimlerin topluca helak edildiği bizlere haber edilmektedir. Peki neden toplu helak edildi acaba? Çoğunluğun önleme gücü olduğu halde sorumluluklarının gereğini yapmaması nedeniyle olabilir mi? Neyse bu sorunun cevabını din alimleri versin!
Ancak sebebi ne olursa olsun, eğer bir kötülük gördüğümüzde bunu elimizle, dilimizle veya kalbimizle düzeltmezsek Allah indinde hepimiz mesul oluruz. Bu nedenle bu köpek sorununa en az KÖPEKSEVERLER kadar ses çıkarmamız ve bunun bu aşamaya gelmeden çözülmesi için üzerimize düşen sorumluğu yapmamız gerekirdi. Örneğin onlar kedi ve köpek için adliye basarken biz de köpek saldırısı sonucu mağdur olmuş olan vatandaşlarımız için adliyelere gidip benzer eylemler yapabilirdik. Onlar sosyal medyadan devleti ve insanları tehdit ederken biz de bunlar hakkında adliyelerde suç duyurusunda bunulup bunları en azından rahatsız edebilirdik. Ancak maalesef yapmadık. Bu nedenle sokak köpekleri sebebiyle ölen veya yaralanan her bir insanımızdan, hayvanımızdan hatta sokaklarda katledilen kedilerden dolayı az veya çok hepimizin mesuliyeti bulunmaktadır.
SONUÇ VE ÖNERİLER: BAŞIBOŞ KÖPEK TERÖRÜ NASIL ÖNLENEBİLİR?
Ülkemizde Batılı devletlerin ve içimizdeki işbirlikçilerinin de etkisiyle BAŞIBOŞ KÖPEK KÖPEK SORUNU, sayılarının 10 milyonu aşması nedeniyle artık sorun olmaktan çıkıp BAŞIBOŞ KÖPEK TERÖRÜNE dönüşmüştür. Son iki yılda, Suriye, Irak ve yurtiçindeki terör saldırında verdiğimiz ŞEHİT sayısından daha fazla insanımızı BAŞIBOŞ KÖPEK TERÖRÜ SALDIRILARINDA verdik maalesef. İnsanlarımızın bunca çağrısına, mağduriyetine ve çığlığa varan feryadına rağmen sorumluluk makamında oturanların hala sorunu çözmede sanki gönülsüz gibi hareket etmeleri insanlarımıza DEVLET NEREDE? sorusunu sordurmakta ve SAHİPSİZLİK HİSSİYATI vermektedir.
Artık bu sorun göz ardı edilemeyecek boyutlara vardı ki bugün hijyenin en önemli olduğu ve steril olması zorunlu hastane gibi yerlerde bile onlarca köpek dolaşmakta, başhekimler bunları toplatsa KÖPEKSEVERLER tarafından mahkeme veya idari kararlarla bu köpekler, sanki hastaneler köpeklerin doğal yaşam alanıymış gibi, buralara geri bırakılmaktadır. (dikkat edin Hayvansever demiyorum, çünkü gerçekten hayvansever olsalar her gün onlarca kedi, kuzu köpekler tarafından katledilirken de sesleri çıkması gerekirdi bunlar sadece KÖPEKSEVER). Bu durumun akılla, mantıkla her hangi bir açıklaması yapılamaz! Devlet vatandaşlarını bunların insafına terk edemez!
Bu nedenle artık devletin varlığını hissettirmesi, EŞREFİ MAHLUK İNSANDIR düsturuyla insanına sahip çıkması ve milyonlarca masum insan ve hayvanı, BATI tarafından fonlandığı belli olan bir avuç KÖPEKSEVER’e feda etmemesi gerekir. Bu kapsamda 5199 sayılı kanunda değişiklik yapılarak yukarıda örneklerini verdiğim batı uygulamalarına paralel olarak;
- Sokaklarda başıboş dolaşan tüm köpeklerin bir an önce toplatılması ve barınaklara alınması ve kısırlaştırılması Kanunen zorunlu olmalıdır.
- Bu konuda belediyeler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı yetkileri doğrultusunda birinci dereceden sorumlu olmalı, sorumluluğunu yerine getirmeyen Belediye ve Bakanlık personellerine ağır yaptırımlar getirilmelidir. Bu yaptırımlar parasal tutar yanında hapis cezasını da içermelidir.
- Şehir merkezlerinde ve özellikle apartmanlarda köpek beslenmesi yasaklanmalı, eğer yasaklanamıyorsa Hollanda ve Almanya’da olduğu gibi yıllık köpek vergisi getirilmeli ve apartmanlarda oturanlar için mutlak surette tüm apartman sakinlerinin onayına tabi olmalıdır. Köpek besleme hususunda ancak müstakil evi olan kişilere izin verilmeli, onların da bu köpekleri kısırlaştırması zorunlu olmalıdır. Müstakil evde oturanlara da köpek beslemek izni ancak bu köpeklere ağızlık takmak, kısırlaştırmak ve yıllık köpek vergisi vermek kaydıyla verilmelidir.
- Köpek sahiplerinin sorumlulukları artırılmalı, sahip oldukları köpekleri sokağa bırakanlara aynen Fransa, Almanya ve İtalya’da olduğu gibi 3 yıla kadar hapis ve caydırıcı para cezası uygulanmalıdır. Yukarıda da ifade edildiği üzere Fransa’da sahip olduğu köpeği sokağa bırakanlara 45.000 EURO ceza kesilmektedir ki aynı tutar ülkemizde de uygulanmalıdır.
- Vatandaşların da sokaklarda başıboş köpek gördüğü zaman bunu yerel yönetimlere veya ilgili Bakanlıklara bildirmesi Almanya ve İngiltere’de olduğu gibi zorunlu olmalı, bu zorunluluğu yerine getirmeyenlere de cezai yaptırım getirilmelidir.
- Sahipli olarak bakılan bir köpeğin insan veya evcil hayvan sahiplerinin (tavuk, koyun, kuzu gibi) hayvanlarına zarar vermesi durumunda köpek sahipleri bu zararları ödemek zorunda olmalı ve ayrıca kamu düzeninin bozulmasına sebebiyetten dolayı parasal ve hapis dahil çeşitli cezai yaptırımlar uygulanmalıdır.
- Sahipli köpeklerin sokaklarda ağızlık olmaksızın dolaştırılması yasak olmalı, bu yasağa uymayanlara caydırıcı para cezası verilmelidir. Bu sorumluluğunu yerine getirmeyen hayvan sahiplerinin köpeklerinin insanlara veya hayvanlara zarar vermesi durumunda ise cezai yaptırım miktarı artırılmalıdır.
- Son olarak köpeklerin kısırlaştırılması ve yaşamaları için kaynak sağlanması ciddi bir maliyete yol açmaktadır. Kamunun tek başına 10 milyonu aşkın köpek için bu maliyetin altından kalkabilmesi güçtür. Dolayısıyla sistemin devamlılığını sağlayabilmek amacıyla sokak hayvanlarının bakımı amacıyla bir fon oluşturulmalıdır. Ancak oluşturulacak fonun gelirleri çoğunlukla Almanya örneğinde olduğu gibi, hayvan severlerin (daha doğrusu Hayvan sevdiğini iddia eden KÖPEKSEVERLERİN) ve sivil toplum örgütlerinin katkısıyla sağlanmalıdır. Bireysel olarak köpek bakma bahanesi ile bu hayvanların istismar edilerek para toplanması kesinlikle yasaklanmalı, bu şekilde para toplayanlara ağır cezai müeyyide getirilmeli ve köpeklerin ve sokak hayvanlarının bakımı tamamen kurumsal dernek ve kamu kuruluşları aracılığıyla yapılmalıdır.
Bunların dışında da mutlaka yapılması gereken önlemler olacaktır. Bu konuda da özellikle bakanlık ve yerel yönetimlere yetki verilmeli ve sorun artık ülke gündeminden çıkarılmalıdır.
Saygılarımla…
M.Hamza DEMİRALP
Varsa yoksa makam
Kesinlikle haklısınız. Köpekler yüzünden iki adımlık okula çocuğum servisle gidiyor. Dışarı çıkıp oyun oynayamıyor, çıksa bile aklım oğlumda kalıyor. Yaz tatilini elinde tabletle dört duvar arasında geçiriyor. Hayvan korkusu olan nesil yetişiyor. Sorumluları Allaha havale ediyorum. Bizi ve çocuklarımızı saldırgan köpek törerine tercih ettikleri için. .
FİKİR ANALİZİ
Kesinlikle halısınız. Bizi idare edenler nedense bizden koptular. Eşrefi mahluk insandır diyoruz, onlar gidip hayvana sahip çıkıyor. Allah için kaç köpek bir insan eder? Bunlar bu dünyada da ahirette de bunun hesabını veremezler. Yazıklar olsun sorumluluk makamında oturup da görevinin gereğini yapmayanlara