Deprem Yaralarının Sarılması İçin Kaynak Önerileri-1

Deprem çok büyük bir afet. 6 şubatta meydana gelen Kahramanmaraş merkizle depremlerde giden onca insanımızın yanında yaklaşık bir milyon bağımsız birim ya yıkıldı, ya ağır hasarlı veya artık kullanılamaz halde. Özellikle küçük esnaf başta olmak üzere birçok kişi eviyle birlikte işini de kaybetti. Milyarlarca liralık ev eşyası depremle birlikte enkaz altında kaldı. Bütün bunların yaralarının sarılabilmesi için ise en az 100 milyar dolarlık bir kaynağa ihtiyaç duyulduğu tahmin edilmekte. Bu rakam TL olarak yaklaşık 2 trilyon TL’ye tekabül etmektedir ki bu rakam 2023 yılı bütçesinin yarısından daha fazla bir tutarı ifade etmektedir.
Bu yükün altından devletimizin tek başına kalkması, hele de gerek ekonominin gerekse de üretimin %15’inin üretildiği bir bölgenin gelirlerinden de büyük ölçüde mahrum kalacağı düşünüldüğünde imkansız değilse de çok zor. Bu nedenle toplum olarak bizim de taşın altına elimizi koymamız ve devletimize bu yaraların sarılması hususunda yardımcı olmamız gerekmektedir. Bunun için her şeyden önce birlik ve beraberliğimizi bozmamamız, ihtiyaç sahibi kardeşlerimize elimizden geldiğince yardımcı olmamız ve devletimize sahip çıkmamız gerekiyor. Bu anlamda yardım gecesinde 1 günde 115 milyar TL toplanması ve 9 milyonun üzerinde mesaj ile vatandaşlarımızın devletine sahip çıkması gerçekten takdire şayandır. Ancak bu yardımın yaklaşık 90 milyar TL’sinin kamu kurumlarından gelecek olması, yardım yapan şirketlerin bu parayı vergi matrahından indirebilecek olması ve yıkımın büyüklüğü düşünüldüğünde hepimize daha büyük görevler düştüğü de kesin.
Bu nedenle bu yazı dizimizde mümkün olduğu kadar insanımıza en az külfet getirecek şekil ve sıra ile devletimizin nasıl kaynak bulabileceği hususunda fikirlerimizi sizlerle paylaşacağız. Umarım devletimize ve milletimize katkısı olur.
Depremin Yaralarının Sarılması İçin Kaynak Paketi Önerileri:
1. Siyasi partilere her yıl merkezi bütçe kanununda belirtilen miktarda para yardımı yapılmaktadır. 2023 yılı bütçe kanununa göre eğer seçim olmasa idi siyasi partilere yapılması gereken yardım miktarı 1,5 milyar TL idi. Ancak mevzuata göre yerel seçimlerin olduğu dönemde Hazine yardımı 2 kat, genel seçimlerin olduğu sene ise 3 kat olarak uygulanmaktadır. Buna göre bu yıl genel seçim olduğundan Hazineden siyasi partilere yaklaşık 4,5 Milyar TL gibi bir yardım yapılacak. Bunun yaklaşık 1,5 Milyar TL’si (kapatılma davası devam eden parti hariç) OCAK 2023’te siyasi partilerin hesabına zaten yattı bile. Eğer ki başkaca bir düzenleme yapılmaz ise yıl içinde 3 Miyar TL daha yatırılacak. Gelecek sene de yerel seçimler olduğundan 2024 yılı bütçe kanununda hiçbir artış öngörülmese bile siyasi partilere en az 3 Milyar TL yardım yapılacağı kesin. Üstelik bu yardımın yaklaşık 1 Milyar TL’si (eğer ki Anayasa Mahkemesi Tarafından kapatılmaz ise) terör örgütü ile iltisaklı bulunan bir partiye yapılacak.
Bütün bunları değerlendirdiğimizde siyasi partilerin, eğer gerçekten kendilerini bu toprağa ait hissediyorlarsa, OCAK ayında aldıkları 1,5 milyar TL dâhil bu yıl ödenecek 4,5 Milyar TL ile gelecek yıl yapılacak en az 3 Milyar TL Hazine yardımını depremin finansmanı için AFAD’a bağışlaması gerektiğini düşünmekteyim. Eğer ki mecburi giderleri dolayısıyla bunu yapamıyorlarsa, en azından genel seçim zamanında 3 kat yerel seçim zamanında 2 kat uygulanan yardımın, mecliste yapılacak olan bir düzenleme ile 2023 ve 2024 yılları için bir kat uygulanması yapılabilir. Bu bile yapılsa, Hazineden çıkması gereken bu yıl için 3 Milyar TL, gelecek sene için 1,5 Milyar TL olmak üzere en az 4,5 Milyar TL gibi bir para depremin yaralarının sarılması için kullanılabilecektir. Bu sayede en az 4.500 yeni bina yapılarak yaklaşık 20.000 vatandaşımızın biran önce kalıcı konutlara geçmesi sağlanabilir.
Artık teknoloji çağında yaşıyoruz. Eskiden olduğu gibi klasik miting yapma, seçimlerde hediye vererek seçmeni etkileme devri bitmiştir. İnsanlar bugün itibariyle her türlü bilgiye elinde bulunan cep telefonundan ulaşabilmektedir. Bu nedenle, seçim yapılıyor diye milletin parasını millete hiçbir faydası olmayan harcamalar için siyasi partilere vermenin bir anlamı yoktur. Belki bazıları teşkilatların ihtiyacı olduğundan, buralarda çalışan insanların maaşlarından dem vurarak hazine yardımının devam ettirilmesi gerektiğini savunabilir. Bazıları ise ellerinde bulunan belediye ve kamu kurumları vasıtasıyla zaten yardım yaptıklarını iddia ederek bu önerinin gereksiz olduğunu iddia edebilir. Ancak unutulmamalıdır ki belediyeler de kamu kurumudur ve yaptıkları yardımı ceplerinden değil zaten %90 merkezi bütçeden almış oldukları kaynaklarla yapmaktadırlar. Ayrıca 13 milyonun etkilendiği asrın felaketinde siyasi partiler de taşın altına elini koymalı, öyle göstermelik 1-2 maaş verme yerine, bizzat devleti var eden milletin yaşatılması için vergi gelirlerinin yine millet için kullanılmasını sağlamalıdırlar.
Hem böylelikle kapatılmasa bile terör örgütü ile içli dışlı olan bir partinin alacağı paranın da önüne geçilerek milletin vicdanı sızlatılmamış olur. Siyasi partiler, kendi aralarında anlaşarak yapacakları bir düzenleme ile 2023 ve 2024 yılında alacakları Hazine yardımının 1 kat uygulanacağını ve buradan tasarruf edilecek paranın da AFAD’a veya Afet İmar Fonuna aktarılacağını belirtirlerse, hem milletin gölünü kazanırlar hem de oluşacak olan en az 4,5 Milyar TL kaynak ile binlerce insanımızın sıkıntılardan biran önce kurtulmasına vesile olabilirler.
2. Yabancılar için ev alma ve vatandaşlık verme müessesesinde değişiklik yapılması gerekmektedir. Ev satın alan yabancılara vatandaşlık verme yerine oturma izni verilmesi aslında en uygun çözüm yoludur. Ancak, eğer ki ekonomik nedenlerden dolayı bu yapılamıyorsa vatandaşlık için gerekli miktarın 400.000 dolardan en az 500.000 dolara çıkarılması gerekmektedir. Ayrıca, vatandaşlık verilecek olanlara en az 100.000 ABD doları paranın Merkez Bankası ve/veya Devlet Bankalarında en az 1 yıl vadeli olarak tutma zorunluluğu getirilebilir. Bu sayede geçen yıl 67.500 konutun yabancılara satıldığı göz önüne alındığında, ev satış miktarı fiyat artışından dolayı 50.000’e düşse bile oluşacak kaynak miktarı yaklaşık 10 Milyar ABD Dolarıdır;
Satılan Ev Miktarı (A) |
Limit Artışından Gelecek Para (B) ABD Doları |
En Az 100.000 Doları Bankalarda Tutma Zorunluluğundan Oluşacak Kaynak |
Toplam Kaynak Miktarı |
50.000 |
100.000 * 50.000 = 5 Milyar ABD Doları |
100.000*50.000=5 Milyar ABD Doları |
10 Milyar ABD Doları |
Bu miktar bir kaynak geçen sene elde edilenin üzerine oluşturulacak ilave bir kaynak olduğundan ve de vatandaşlarımızı etkilemediğinden çok etkin olarak kullanılabileceği düşünülmektedir.
3. 2023 yılı itibari ile DASK fonunda biriken fon miktarı 13 Milyar TL’ye ulaşmış bulunmaktadır. Zorunlu DASK sigortasını yaptıranların sayısı Ocak 2023 itibariyle 11,1 milyon olup, bunun tüm konutlara oranı %55’tir. Toplam 20,03 milyon evin bulunduğu Türkiye’de yaklaşık 9 milyon konut hala DASK sigortası yaptırmamaktadır. İlk ev alışlarda ve elektrik ve su aboneliklerinde DASK istense de bunlar uzun vadeli sigorta yaptırmaya yeterli olmamaktadır. Bu nedenle DASK yaptırmayanları sayısını artırmak için mevcut düzenlemelere ek olarak;
1. Bankalardan konut kredisi hariç diğer kredilerde de belli bir tutarın üzerinde kredi çekmesi ve belli bazı bankacılık işlemlerinden yararlanması için DASK yaptırması,
2. Araba ve ev satışı yapılabilmesi için alıcı ve satıcının her ikisinin de DASK yaptırması,
3. Noter üzerinden bazı işlemlerin yapması DASK yaptırması,
zorunlu kılınarak DASK yaptıranların sayısı artırılabilir. Bunların dışında da burada aklımıza gelmeyen ancak vatandaşları doğrudan etkileyen bazı işlemlerden yararlanmak için DASK yaptırılmasının zorunlu olması gibi bir düzenleme yapılabilir.
Bu sayede mevcut sigorta sayısında asgari 3 milyon artış olması durumunda yıllık en az 750 Milyon TL’lik bir ilave kaynak oluşturulabileceği düşünülmektedir. Ayrıca DASK sadece inşaatın iskeletinin yapılmasına ilişkin hesaplanıyor ve yapılıyor. 2023 yılı için bu rakam azami 640.000 TL olarak öngörülmüştür. Ancak hem yıl içinde inşaat maliyetlerinin değişmesi hem de fiili enflasyon nedeniyle vatandaşlara bir opsiyon tanınarak prim miktarı ve ödenecek tazminat miktarı artırılabilir.
Ayrıca binanın temel iskeleti dışında oluşan hasarlar için DASK herhangi bir ödeme yapmamaktadır. Bu hasarların karşılanması sadece özel sigorta yaptırmak ile mümkündür. Ancak DASK’ta, isteğe bağlı olarak, prim tutarı ve teminat miktarı artışı yapılarak bu hasarların ödenmesi sağlanabilir ve bu sayede ilave fon toplanabilir. Böylelikle deprem gibi olağanüstü dönemlerde gereken fon ihtiyacı ile ülkemizin ihtiyaç duyduğu sermaye biriminin bir kısmı daha rahat karşılanabilecektir.
4. Kentsel rantların vergilendirilmesi için çıkarılan ancak bir türlü tam manası ile uygulanamayan İmar Planı Değişikliğine Dair Değer Artış Payı Hakkındaki yönetmeliğin aktif olarak uygulanması sağlanarak imar rantları vergilendirilebilir. Ayrıca belli yoğunluğun üzerinde yoğunluk verilen özel imar alanlarında gelirinin tamamı genel bütçeye aktarılmak üzere ek imar vergisi konulabilir. Bu sayede hem kentsel rant istismarlarının önüne kısmen de olsa geçilebilecek hem de depremin finansmanı için gerekli olan bir kaynak oluşturulabilecektir.
5. Depremden sonra özellikle müstakil ev talebinin patlama yapacağı öngörülmektedir. Bu nedenle hem bu talebin karşılanması hem de devlete kaynak oluşturmak adına devletin mülkiyetinde olan ve zemin etüdü sağlam çıkan yerlerdeki kamu arazilerinden müstakil ev yapımı için arsa üretimi yapılıp vatandaşlara satılabilir. Bu evlerde mümkün olduğunca arsanın küçük, yoğunluğun yüksek verilmesi durumunda (örneğin arsa büyüklüğü 250 metre, yoğunluk 1 olacak şekilde, 3 katı geçmemek üzere) daha fazla arsa üretimi ve gelir elde edilebilecektir. Bu sayede hem hatırı sayılır kaynak oluşturulabilir hem de müstakil ev için gerekli olan arsa ihtiyacı karşılanabilir. Özellikle depremin etkisinin devam ettiği bu günlerde bu hususta hızlı karar alınıp uygulanabilirse 20 Milyar TL’nin üzerinde çok büyük bir kaynak oluşturulabileceği tahmin edilmektedir.
6. Merkez Bankasından, bütçe harcamalarının %5’ini geçmemek ve yılı içinde kapatılmak kaydıyla, 2 yıllık geçici süre için, avans kullanma imkânının açılması durumunda yıllık yaklaşık 200 milyar TL gibi bir kaynak oluşturulabilecektir. Belki kafası enflasyon ve faiz ile formatlanmış olan bazı ekonomistler bu öneriye şiddetle karşı çıkacaktır. Ancak mevcut durum devletimize bunun uygulanmasını zorunlu kılmaktadır. 2023 yılı bütçesinde faiz için yaklaşık 600 Milyar TL bir kaynak öngörüldüğü, deprem nedeniyle devletin bazı bölgelerden vergi alamayacağı gibi, tam tersine harcamaları artırmak zorunda olduğu göz önüne alındığında, Merkez Bankasından bu şekilde bir avans kullanarak harcama yapılması hem devletin ihtiyaç duyduğu paraya hızlı bir şekilde erişmesini sağlayacak hem de faiz giderlerinin azalmasına katkıda bulunacaktır. Bütçeden yapılacak olan 600 Milyarlık TL’lik faiz ödemesinde, faizlerin 1 puan düşmesinin 6 Milyar TL tasarruf sağlayacağı düşünüldüğünde, 200 Milyarlık avans yoluyla oluşturulacak kaynakta faizlerden en az 10 Milyar TL tasarruf edilebilecek ve bu kaynak deprem finansmanında kullanılabilecektir. Elbette ki bu uygulama enflasyonda bir kaç puan yükselişe sebep olabilir. Ancak artısını ve eksisini düşündüğümüzde böyle bir uygulamanın ekonomimiz için artısının daha fazla olduğu görülmektedir. Ayrıca, para arzının enflasyona sebep olması daha çok bu paranın verimsiz alanlarında kullanılması nedeniyledir. Devletin temel ihtiyaç maddelerinde arzı artırıcı uygulama yapması ve yurtiçi üretimi artırması durumunda bu fiyat artışı çok kısıtlı kalacaktır.
Şuana kadar ki çalışmamızda deprem yaralarının sarılması için 225 Milyar TL’nin üzerinde bir kaynak oluşturabileceğimizi öngörmekteyiz. Ancak depremin yaraları çok büyük olduğundan, vatandaşlarımıza en az külfet getirenden başlamak üzere kaynak bulmaya ilişkin yazımıza devam edeceğiz.
Selametle…
Ömer DEMİRDAŞ
0 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...