Soykırımı Durdurmak İçin Petro-Dolar Sömürüsünün Bitmesi Gerekir!

1971 yılında, Bretton Woods sisteminin çıkmaza girmesi sebebiyle, 1944 yılından beri devam eden Amerikan Doları’nın altına dönüştürülebilirliği askıya alınmış, bu sebeple uluslararası camianın Amerikan Doları’na olan güveni önemli ölçüde azalmıştır. Ardından 1973 yılında çıkan birinci petrol krizi ve OPEC ülkelerinin de üretim kısıtlamasına katılması ile dört yıl içinde petrol fiyatları yaklaşık beş kat artmıştır. Petrolün, üretimin ana maddesi, uluslararası ticaretin en dinamik bileşeni olması ve petrol ticaretinin Amerikan Doları ile yapılmaması sebebiyle, Amerikan Doları’nın dünya ticaret sahnesinde satın alma gücü düşmüş ve Amerikan Doları’na olan güvendeki azalmada derinleşme yaşanmıştır.
Amerikan Doları’nın güç kaybetmesi demek, A.B.D. ve A.B.D. etrafında oluşan şirketokrasinin kurmak için mücadelesini verdikleri küresel imparatorluğun, henüz bebeklik çağında ölmesi demekti ki, ne A.B.D. ne de onun etrafında toplanan kan emici şirketler buna müsaade etmezlerdi. Öyle de oldu… A.B.D., birinci petrol krizinin baş aktörü Suudi Arabistan kraliyet ailesini, Arabistan şehirlerinin ihyası ve güvenlik garantisi koşullarıyla, petrollerini dolarla satmaya ikna etti. Arabistan’ın petrolünü dolarla satması, diğer körfez ülkeleri ve OPEC üyelerinin de petrollerini dolarla satmalarına gidecek yolu açtı. Artık petrol ezici bir çoğunlukla dolarla satılmaya başlanacaktı. Petrol ihraç eden ülkelerin dolar talep etmesi, dünyadaki geriye kalan tüm ülkeleri, üretim bantlarının durmaması için ellerinde dolar tutmaya mecbur etti ve Amerikan Doları, tıpkı Altına Dayalı olduğu zamanlardaki gibi, dünya sahnesinde anahtar güç konumuna geldi. Tüm bu olanlar, Amerikan Doları’nın küresel ticarette uzun yıllar rezerv para olarak kullanılacağı anlamına geliyordu. O günlerde kurulan bu sistem petro-dolar sistemi olarak adlandırıldı. Bu sistem ufak yaralar alsa da halen devam etmektedir.
Petro-dolar sistemi sayesinde dünya ticaretinde rezerv paranın Amerikan Doları olmasının, A.B.D.’ye sağladığı bazı avantajlar şunlardır:
a.Amerikan şirketleri üretim bantlarını sürekli biçimde çevirebilmektedir. Çünkü dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun petrol başta olmak üzere ihtiyaç duyduğu tüm hammaddeleri sınırsız bir şekilde elde edebilmektedirler.
b.A.B.D. ve Amerikan şirketleri, dünya piyasalarından dilediği şekilde borçlanabilmektedirler. Dolar makinesinin düğmesi ellerinde olduğu için bu aktörlerin borçlarını geri ödeyememe gibi bir endişesi yoktur. Bugün Çin, Rusya, Japonya vb. ülkelerin kasalarında trilyonlarca dolar tutarında Amerikan Hazine Tahvilleri vardır. A.B.D Hükümeti ve Amerikan şirketlerinin, dünya geneline borçlandıkları toplam miktar öyle devasa boyutlara ulaşmıştır ki, bu rakamların toplamını bugün hiçbir kuruluş hesaplayamamaktadır.
c.A.B.D., arttırmış olduğu para arzının oluşturduğu enflasyon yükünü, mal ithalatı yaparak hem tüm dünyaya yaymakta hem de yaptığı ithalat sayesinde yurtiçi mallarının fiyatını düşürmektedir. Bu ise A.B.D. içerisinde oluşan enflasyonist baskıyı azaltmakta ve Amerikan rejiminin ömrünü uzatmaktadır.
d.A.B.D. ve tetikçileri, doların dünya genelinde rezerv para olması sebebiyle diledikleri ülkenin para ve sermaye piyasalarına rahatça girebilmekte ve girdikleri ülkelerin para ve sermaye piyasalarını rahatça manipüle edebilmektedirler. Ayrıca Amerikan Doları’nın verdiği güçle, istedikleri şirkete kolayca ortak olup ülkelerin üretim kararlarında söz sahibi olmaktadırlar.
Daha birçok avantaj sayabiliriz ancak yukarıda saymış olduklarımız bile A.B.D.’nin küresel arenada dilediği gibi at koşturmasına, istediği ülkede huzursuzluk çıkarmasına ve istediği ülkeyi ihya etmesine yardımcı olacak niteliktedirler.
Bugün A.B.D.’nin en çok korktuğu şey, Amerikan Doları’nın dünya ticaretinde rezerv para olarak kullanılmasının sona ermesi ihtimalidir. Zira, Amerikan Doları dünya ticaretinin rezerv parası olmazsa, A.B.D dilediği gibi hammadde ithalatı yapamaz, borçlanamaz, para basamaz, başka ülkelerin piyasalarına rahatça müdahele edemez, kurmuş olduğu savaş ekonomisini finanse edemez… Tüm bunlar sonucunda Amerikan hegemonyası yıkılır ve küresel dengede siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda büyük değişimler yaşanır. Bunu çok iyi bilen A.B.D., petrol üretiminde söz sahibi olan ülkelerin tehdit olarak gördüğü liderlerini öldürecek kadar, kurduğu petro-dolar sistemini kendi varlığı için kritik görmektedir. 1975’te Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdülaziz, 1981’de Ekvador Devlet Başkanı Jaime Roldos, 2006’da Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin, 2011’de Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi A.B.D.’nin bu farkındalığı sonucu öldürüldü.
Herkesin bildiği üzere, şu günlerde Filistin’de yaşanan vahşette de başrolü A.B.D. ve onun kurduğu şirketokrasi paylaşmaktadır. A.B.D.’nin kurduğu bu sistemin yıkılması petro-dolar sisteminin yıkılmasına göbekten bağlıdır. Geçtiğimiz sene Suudi Arabistan’ın Çin ile olan ticaretinde Yuan kabul edebileceğini açıklaması, BRICS toplantılarında, üye ülkelerin kendi aralarındaki ticareti çıkaracakları ortak para birimi ile yapması hakkında tartışmalar yaşanması olumlu haberler olsalar da bunlar A.B.D.’nin kurduğu tezgahı yıkmaya kısa vadede yetmemektedirler.
OPEC ülkelerinin, petrollerini Amerikan Doları ile satmaya bir an önce son vermeleri ve körfez ülkelerinde uygulanmakta olan, para birimlerinin Amerikan Doları’na sabitleme uygulamalarının kaldırılması için küresel gündem çalışmaları yapılması gerekmektedir. Bu husus, sosyal medya ile iştigal eden her Müslümanın üzerine vazife olan bir borçtur. Böyle bir konuyu, bir saatliğine bile olsa dünya gündemine sokabilirsek, A.B.D.’nin bir takım geri adımlar atmasına vesile olabiliriz.
Selametle…
M. Osman BATUR
0 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...