Her Ucuz Her Zaman En Ucuz Değildir!-Seven Sisters, Petrole Nasıl Hakim Oldular?
Seven Sisters adlı kitabı hiç duydunuz mu bilmiyorum ama dünyada son 150 yıldır süregelen enerji oyunlarını anlatan güzel bir kitap. Şuan kendilerini dünyanın hâkimi sanan Rockefeller ve diğer Yahudi ailelerin nasıl bir oyun ile başta ABD olmak üzere dünya enerji piyasasına sahip olduklarını anlatan, herkesin okuması ve insanlığa karşı yapılan oyunların bozulması için bilinçlenmesi gereken kitaplardan bir tanesi. İsterseniz bu kitapta benim en çok ilgimi çeken kısımları sizlere özetle anlatmaya çalışayım.
Petrol ilk defa ekonomik bir değer olarak 1859 yılında ABD’nin Pennsylvania eyaletinde keşfedilir. İlk keşfedildiği yıl varili 10 dolardan satılmaktadır. Amerikan iç savaşı sırasında enerjinin ne kadar önemli olduğunu fark eden Yahudi Rockefeller da SOCAL firmasını kurarak (Standard Oil of California) enerji piyasasında iş yapmaya başlar. Arkasına Yahudi bir finans devini alarak rakipleri ile öylesine bir rekabet içine girer ki petrol fiyatları kısa süre içinde 10 dolardan 10 centlere kadar düşer. Rekabet öylesine çetindir ki artık benzin alana tavuk, horoz vb gibi hediyeler dahi verilmeye başlanır. Rockefeller arkasına almış olduğu Yahudi banker sermayedarın da katkısı ile bu rekabette öne geçer. Özellikle petrolün ulaştırması hususunda haksızlık derecesine varan uygulamalar yapar. Daha açık söylemek gerekirse rakiplerini batırmak için onların petrolünün taşınmaması için ulaştırma şirketlerine para öder ve ulaştırma şirketlerinin zararlarını karşılar. Sonuç: tahmin edebileceğiniz gibi, arkasında sermaye desteği olmayan firmaların birçoğu kısa zaman içinde batar veya piyasadan çekilirler.
İşte ne olduysa bundan sonra olmaya başlar. Eskiden 10 cent’lere kadar düşen petrol fiyatları hiçbir rasyonel gerekçe olmamasına rağmen Yahudi Rockefeller ailesi tarafından tekel veya piyasanın hâkimi olmanın rahatlığı ile artırıldıkça arttırılır. Öyle ki Rockefeller bir anda ABD’nin ve hatta dünyanın en zenginleri arasına girer. Ancak petrol fiyatlarının aşırı yüksek oluşu toplumda huzursuzluğa ve gerilime yol açar. Rockefeller aleyhine yazılar ve karikatürler çizilmeye başlanır. Toplumda oluşan gerilimi azaltmak ve toplumun gazını almak için 1900’lü yılların başında anti-tröst yasası (yani kartelleşmeyi önleme yasası) çıkarılır ve Rockefeller’in petrol şirketi SOCAL üçe bölünür: Standard Oil of California (SOCAL), Standard Oil of New Jersey (EXXON) ve Standard Oil of New York (MOBİL) olarak. Bu şekilde toplumun gazı biraz olsun alınmış olsa da petrol piyasasındaki Yahudi ağırlığı ortadan kaldırılmaz. Avrupa piyasasında faaliyet gösteren BP ve Shell ile birlikte Socal, Exxon, Mobil, Gulf, Texaco artık hem ABD, hem Avrupa ve hem de dünya piyasasında hâkim şirketleri haline gelirler. Öyle ki bu şirketlerin yıllık ciroları birçok gelişmiş ve gelişmekte olan şirketlerin GSMH’dan daha büyük hale gelir. Ayrıca bölünme şeklindeki toplumun gözünü boyama işlemi 1984’ten itibaren SOCAL’ın GULF OIL şirketini satın alarak CHEVRON şirketini kurmasıyla fiilen de ortadan kalkmaya başlar. 1999 yılında daha önce bölünmüş olan EXXON ve MOBİL tekrar birleşir. TEXACO şirketi de 2001 yılında yine Chevron (eski SOCAL) şirketi tarafından alınarak daha önce üstü kapalı yapılan kartelleşme artık ABD ve insanlığa meydan okurcasına açıktan yapılmaya başlanır.
Yahudilerin hakkında Üstad Kadir Mısıroğlu’nun da sıklıkla belirttiği bir huyu vardır. Kendileri esas aktör olmalarına rağmen fiiliyatta ortada görünmezler. Yani Adam Smith’in “invisible hand” dediği yani görünmez el denilen şey esasen Yahudilerin ta kendisidir. Bunu petrolün öneminin arttığı 20 yüzyılda da sürdürmüşlerdir. Ne zaman ki Meksika’da veya İran’da veya dünyanın herhangi bir yerinde petrolün millileştirilmesi gündeme gelse özellikle ABD’yi ve İngiltere’yi devreye sokarak bu ülkelerde darbe girişiminde bulunulmuştur. Görünüşte farklı olsa da bütün bu darbelerin altında yatan gerçek sebep bu petrol şirketlerinin menfaatlerine dokunulmasıdır. Yahudi her zaman olduğu gibi yine devletlerin arkasına gizlenerek, onların menfaatlerini korumak bahanesi ile ülkelerin iç işlerine müdahale ettirmiş ve kendi menfaatlerini korumayı becermiştir. Bugün Venezuela da yaşanan olayları da bundan bağımsız görmemek gerekir.
Bu 7 kız kardeş dünyada enerji piyasasına hâkim olmakla da kalmamıştır. Başta Avrupa olmak üzere birçok ülkeyi uluslararası camiada da kartelleşerek sömürmeye devam etmişlerdir. Örneğin Avrupa’ya satılan petrol ağırlıklı olarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden getirilmesine karşılık, sanki bu petrol Meksika körfezinden getiriliyormuş gibi ulaştırma ve navlun ücretleri ekleyerek olmayan maliyetleri olmuş gibi göstererek ülkeleri ve milletleri feci şekilde sömürmüşler ve kazıklamışlardır. Fahiş kar marjları ve piyasada tekel olmalarının etkisiyle biriktirdikleri devasa sermayeleri başta bankacılık ve finans olmak üzere değişik alanlarda değerlendirerek servetlerine servet katmışlar hem dünyayı, hem ABD’yi hem de Avrupa’yı resmen ellerine geçirmişlerdir.
Bugün Birleşmiş Milletler denen oluşumun arkasında yer alan birçok kuruluşun başta Rockefeller, Rothchild olmak üzere Yahudi sermaye tarafından finanse edilmesi kesinlikle tesadüf değildir. Dünyanın nereye gideceğine, nasıl bir dünya düzeni kurulacağına karar verilen DAVOS, BİLDERBERG ve diğer toplantıların arka planında da yine bu şirketlerin ve Yahudi sermayesinin olduğunu görürsünüz. 1960’lı yıllarda başlayan 1980’li yıllarda ivme kazanan küreselleşme, mal, servet ve insan kaynağının serbestçe dolaşımı gibi kulağa hoş gelen ancak gerçek amacı devletleri zayıflatarak dünyayı kendi ellerine alma projesinin ardında da bu Yahudi sermayedarları vardır. Bugün teknoloji devleri olarak göz önünde bulunan başta Microsoft, Google, Facebook, Twitter, Tesla vb kuruluşlar ile HSBC, City Bank, JP Morgan, Goldman Sachs, VİSA, Mastercard gibi dev banka ve sermaye kuruluşlarının ardına baktığınızda mutlaka bir Yahudi sermayesi görürsünüz. Yahudi sadece yukarıda saydığımız bu alanlarda değil, insanlık için hayati önemde olan hemen hemen tüm alanlarda başta gıda, ilaç, enerji, demir çelik, savunma sanayi, teknoloji şirketlerinde de dünyada piyasasına hâkimdir.
Peki Yahudi bunu nasıl başarabilmiştir. Çok zeki oldukları için mi yoksa bir şekilde alavere dalaverelerle mi dünya piyasasına hâkim olmuşlardır. Şunu çok iyi bilmemiz gerekir ki İbni Haldun’un yaklaşık 800 sene önce söylemiş olduğu “organize olmuş azınlık organize olmamış olan çoğunluğa hükmeder” sözü dün olduğu gibi bugünde aynen doğru ve geçerli bir sözdür. Dünyada en organize olmuş olan azınlık Yahudi topluluğudur ve başta devasa şirketlerin sahipleri olmak üzere dünyaya hükmedenler de bunlardır. Bugün insanlar Bill GATES veya Elun MUSK’ı görselerde gerçek failler arka planda Yahudilerdir. Medyada göz önünde yer alanlar esasen figürandır. Bugün Yahudiler aklınıza gelebilecek her alanda faaliyet gösterirler ama piyasada doğrudan gözükmezler. Hep birilerinin ardına gizlenirler. Ama piyasaya baktığınızda hemen her malın ya toptancısı veya üreticisinin bir şekilde Yahudilere bağımlı olduğunu görürsünüz. Yani musluğun başını bir şekilde ele geçirmişlerdir ve diğer tüm satıcılar öyle veya böyle onlara bağımlı durumdadır.
Tamam bunu kabul ettik de bunu nasıl başarıyorlar dediğinizde yukarıdaki Rockefeller’ın hikayesini tekrar okumanızı ve durumu anlamanızı tavsiye ederim. Bu konuyu daha detaylı olarak anlatmak ve insanları aydınlatmak hepimizin borcudur. Ancak, yazının boyutunu daha fazla uzatmamak için isterseniz Yahudilerin dünya piyasasını nasıl ele geçirdiklerinin detaylarını gelecek yazılarımıza bırakalım.
SAYGILARIMLA
M. Hamza DEMİRALP-fikiranalizim@gmail.com
0 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...